27 Haziran 2013 Perşembe

Konyanın ilçeleri, Yunak

  Yunak, İç Anadolu Bölgesi’nde Konya iline bağlı bir ilçe olan Yunak, doğusunda Cihanbeyli ve Sarayönü, güneydoğusunda Kadınhanı, güneyinde Ilgın, güneybatısında Tuzlukçu, batısında Afyonkarahisar, kuzeyinde Çeltik, kuzeydoğusunda da Ankara ili ile çevrilidir. Konya’nın kuzeybatı kesiminde yer alan Yunak, 2.000 m'yi aşmayan orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşmuştur. Cihanbeyli Platosu ilçenin güneydoğusundadır. Kuzeyde Yukarı Sakarya Ovaları olarak tanınan Turgut ve Eşme ovaları bulunmaktadır. İlçe topraklarından kaynayan Gökpınar deresi ilçe sınırları dışında Sakarya Nehri’ne katılır. Ayrıca ilçedeki Küçükhasan Gölü'nün bir bölümü Çeltik ilçesi sınırları içerisindedir piribeyli kasabası en büyük kasabasıdır. Deniz seviyesinden 1.150 m yüksekliktedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Yalıhüyük

  Yalıhüyük, te bulunan bir çok eser gün ışığına çıkmayı beklemekte ve bir çok tarihi eserde ;tarihi eser yağmacılarının eline geçmiş bir çoğu ise talan edilmiştir.bazı tarihi eserlerinde gayri resmi yollardan kayıt altına alınarak sergilendigi düşünülmektedir.Yalihüyükte bulunan bir çok evin duvarlarında kabartma taş resimler bulunmaktadır.günümüze kadar korunabilen bazı eserlerin üzerindeki yazılardan ve kabartma resimlerden anlaşılan Bizans dönemi Efes kültürüne ait izler vardir.
  Bozkır’a 20 km uzaklıkta bulunan ilçe, Suğla Gölü (Trogidis,trogitis) kıyısında bulunan höyükten ismini almıştır. Bu bölge antik çağlarda İsauria Bölgesi olarak anılmaktadır. Bölgenin başkenti ise Bozkır ilçesine bağlı Ulupınar köyünün doğusunda yer alan ve bugün Zengibar Kalesi olarak bilinen isauria’dır. Kısacası kazı ve sondaj çalışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Yalıhüyük ve çevresi tarihinin, Neolitik ve Kalkolitik dönemlere kadar gittiği görülmüştür.
  Tarihi, çevre ilçeler ve Konya Tarihi ile ortak özelliklere sahiptir. Yaklaşık 200 yıl öncesi toprak kayması görülmesi üzerine Suğla Gölü yakınına taşındığı bilinmektedir. Yeni yerleşim yerinin seçilmesinde Suğla Gölü alanının daralması ve gölden daha fazla yararlanma arzusunun dikkate alındığı ifade edilmektedir.
  İlçe merkezindeki Höyük ve çevresi "Sit Alanı" ilan edildiğinden imara kapatılmıştır. Höyük'te bugüne kadar hiçbir arkeolojik araştırma ve kazı yapılmadığından ilçe tarihine kaynak olacak bilgilere ulaşılamamıştır.Kuzeyde Seydişehir, güneyde Ahırlı, batıda Akseki ve doğuda Bozkır ilçeleriyle çevrelenmiş olan Yalıhüyük engebesiz bir alanda kurulmuştur. Suğla Gölü'nün hemen yanında yer alan Yalıhüyük'te hayat göl sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli arazilerde yapılan tarım faaliyetleriyle devam etmektedir. Yalıhüyük'ün güneybatısında bulunan Toros Dağları'ndaki Gölcük yaylası, her yıl yaylacılık merkezi olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezinde Belediye teşkilatı 1972 yılında kurulmuştur. Arasöğüt ve Saray köyleri ile Mutlu yaylası Yalıhüyük'e bağlı yerleşim yerleridir.
  İlçenin temel geçim kaynağı tarımdır. Suğla Gölü sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli tarım arazisi ve diğer tarım arazilerinde buğday (3500 ton/yıl) arpa (1500 ton), nohut (700 ton) yanı sıra yılda ortalama 11.000 ton da elma yetiştirilmektedir. 1998 yılında 579 dekar alanda şeker pancarı tarımı yapılmıştır. Bu arada haşhaş ekim izni çıkmış, ancak 1998 yılı itibariyle haşhaş ekimi yapılmamıştır.
  Yalıhüyük'te Gölcük Yaylası ve Yirce Yaylası, Sarınç Yaylası (sarnıç) ve Mutlu Yaylası hayvancılık yapılan merkezlerdir.günümüzde gölcük yaylası turizm,tatil ve sağlık amacı ile bir çok kişi uğramaktadır. Gölcük,Yirce,Sarınç(Sarnıç),Mutlu olmak üzere yalıhüyükte toplam 4 yayla vardır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Tuzlukcu

  Tuzlukcu, ilçesinin, İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya İli" adlı kitabında Kanuni Devri'nde, 15 hanelik bir oba olarak kurulduğu yazılmaktadır. Tuzlukçu halkının Doğanhisar Ketenli yaylasından gelerek yazla yakınlarında viran veya ören Tuzlukçuadı verilen mevkiinde konakladıkları, daha sonraları bilinmeyen nedenlerle buradan göç ederek bugünkü yukarıda mahallede bulunan Hüyük ismi verilen tepenin çevresinde yerleştikleri anlaşılmaktadır.
  Tuzlukçu' ya ikinci bir kafile olarak da Sultandağı eteklerinde, yaşayan hayvancılıkla geçinen Avşar Türkmenler'inden bir boy gelmiş 1450 yılları civarında bu kafile bugünkü aşağı mahallenin çevresinde yerleşmişlerdir.
  İlçemizin isminin Tuzlukçu olması konusunda çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre çevre ilçe ve köylerden tuz getirmek için tuz gölüne gidin kervanların konaklama yeri olduğu için bu yöreye Tuzlukçu adı verilmiştir. Bir diğer rivayete göre arazinin kıraç ve ağaçsız olması, esen sert rüzgarlardan da çok toz kalkmasının dolayı yöreye Tozlukçu denilmiştir. Zamanla Tozlukçu ismi değişime uğrayarak Tuzlukçu şekline dönüşmüştür.
  Cumhuriyetin ilk yıllarında Akşehir İlçesine bağlı bir köy olan Tuzlukçu 1929 yılında aşağı ve yukarı Tuzlukçu' nun birleşmesiyle nahiye olmuştur. 1949 yılında nüfusunun 2000'i aşması sonucu belediye teşkilatı kurulmuş, 9 Mayıs 1990 tarihinde de ilçe olmuştur. Halen 11 köyü bulunmaktadır.
  Doğusu Ilgın , batısı Akşehir Gölü ve Afyon'un Sultandağı İlçesi Güneyi Akşehir ve Kuzeyi Yunak ile çevrilmiştir. Türkmen-Emir dağlarının güneydoğu uzantılarına yaklaştıkça neojen tabakalardaki dalgalılığın arttığı dikkati çeker. Konarı Köyü bu genç oluşumlarla eski kitlelerin temas yeridir.
  Hursunlu'dan Konarı ve Kundullu'ya doğru gidildikçe hemen tamamen genç kalkerler üzerinden geçilir. Kundullu ve Konarı'dan Tuzlukçu'ya doğru gelindiği zaman kalkerlerin kuzeybatıda kaldığı görülür Fakat az sonra dik bir basamakla ovaya doğru inilir. Basamağın nisbi yüksekliği 60-70 m. kadardır. Tuzlukçu bir ovanın içerisindedir.
  Tuzlukçu ilçesinde hiç akarsu olmamakta birlikte bazı köylerde çok küçük dereler vardır. İlçenin güneybatısında bulunan Akşehir gölü Konya İlinin üçüncü büyük gölüdür. İlçenin bitki örtüsü bozkır olup, genelde yeşilliğin az olduğu görülür. Denizden yüksekliği 960'm.dir. Suyu tatlıdır. Sultan Dağları'ndan inen kar ve yağmur sularından meydana gelen dere sularıyla beslenir.
  Bunun yanında Eber Gölü'nün fazla suları da Akşehir gölüne boşalır. İçinde az da olsa sazan ve turna balığı bulunur. Göl Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1992 yılında 01/07/1992 tarih ve 1368 kararla "Doğal Sit Alanı" ilan edilmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Taşkent

  Taşkent, Konya ilinin 31 ilçesinden birisi. Konya'nın en güney ucunda yer alan ilçe, Karaman ve Antalya illerine ve diğer bir Konya ilçesi olan Hadim ile komşudur. 11 Ağustos 1988 tarihinde Hadim'den ayrılarak ilçe statüsüne kavuşmuştur.
  Genellikle Avşar boyuna mensup Türkmenlerin Taşkent ve civarına yerleşmeleri 1225-1250 yılları arasında olmuştur. Taşkent ve çevresindeki yerleşim birimleri buradaki Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesiyle oluşmuştur. Taşkent Fatih Sultan Mehmet'in Karamanoğulları Beyliği'ne son vermesiyle Osmanlı Devleti'ne iltihak etmiştir.
  Taşkent'in daha önceki ismi Pirler kondu'dur. 1930 yılında Konya Valisi İzzet Bey tarafından Taşkent olarak isimlendirilmiş ve daha sonraları bu isimle anılmıştır. Taşkent nahiyesi 4 Temmuz 1987 tarih ve 19507 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3392 Sayılı kanun gereğince ilçe olmuş, 11 Ağustos 1988 tarihinden itibaren resmi olarak faaliyete geçmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Seydişehir

  Seydisehir, tarihi M.Ö. 5500 yıllarına kadar uzanır. Prehistorik Çağ’da (Tarih Öncesi), Psidia (Göller Yöresi) sınırları içindeki Seydişehir çok eski bir yerleşim yeridir. Beyşehir Gölü (Karalis Lacos) ile Suğla Gölü (Trogitis Lacos) arasındaki sulak vadide bu yerleşmenin izlerine rastlamak mümkündür. Bu vadide bulunan höyüklerde yapılan araştırmalar neticesinde Seydişehir’in 10 km güneydoğusundaki Suberde (Gölyüzü Köyü) höyüğünde yapılan kazılarda M.Ö. 5500-5000 yıllarına ait Neolitik (Cilalıtaş) Çağ yerleşmesinin varlığı ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda elde edilen pek çok buluntu halen Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. M.Ö. 2000-700 yılları arasında Anadolu’daki pek çok bölgede hüküm süren Hititler’in Seydişehir-Beyşehir arasında varlıklarını gösteren anıtlar ve yerleşme yerlerine rastlamak mümkündür. Seydişehir ve Beyşehir'in Hitit devrine ait kaya kabartmaları ile höyük buluntuları, Hititlerin Beyşehir -Seydişehir arasında uygun yerleşme birimleri kurduklarını ortaya koymaktadır. Seydişehir-Konya karayolu üzerine bulunan Karabulak, Bostan dere, Dikilitaş ve Akçalar köylerindeki höyükler, Hitit ve Frig yerleşmelerinin bulunduğu alanlar olarak dikkati çeker. Anadolu’da Eski Yunan, Roma ve Bizans medeniyetlerinin hüküm sürdüğü Klasik Çağ’da, Seydişehir ilçesi sınırlarında Amblada, Vasada, Arvana, Elita, Dalisandus gibi klasik döneme ait şehirlerin varlığı tespit edilmiştir. Vasada Antik Şehri, Seydişehir'in kuzeydoğusunda bulunan Kestel Dağı'nın eteğindeki vadide, bugünkü Bostandere köyünün Aktepe mevkiinde yer almaktadır. Bu ünlü Roma şehri, Kavak ve Kızılca köyleri arasındaki Amblada şehrine, ayrıca Beyşehir Fasıllar köyündeki Mistya'ya (Asartepe) ana yol ile bağlanmıştır. 1969 yılında Bostandere Köyüne su getirmek üzere Aktepe'de su yolu açılırken bir tiyatro kalıntısının varlığı anlaşılmış, yapılan kazılarda Roma devrine ait bir amfi tiyatro kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Vasada şehrinin harabelerine ait kitabe ve mimari parçalara Bostandere köyündeki evlerin duvarlarında halen rastlanır. 1952 yılında Bostandere köyünden Konya Arkeoloji Müzesi'ne bir Zeus kabartması, 1957 yılında da bir yüzünde bir kadın öteki yüzünde bereket boynuzu kabartması bulunan kalker bir Sunak getirilmiştir. Yine Bostandere buluntuları arasında Vasada'da basılmış bir Augustus parası mevcuttur. Konya Arkeoloji Müzesi'nde Seydişehir'in Dikilitaş köyünden getirilmiş bir Roma kandili, Akçalar köyünden bir heykelcik, Çalmanda hüyüğünde bulunmuş bir toprak vazo, Seydişehir'in hemen yanıbaşında bulunan Elita (Vervelit) harabelerinde bulunmuş Roma devri bir Mezar Steli bulunmaktadır. Ayrıca Seydişehir'e 13 km uzaklıktaki Yeniceköy’ün kuzeyinde Hisartepe olarak bilinen yerde amfitiyatronun olduğu bir Roma harabesi vardır. Bu harabelerde bulunan Roma devri aslan heykelleri, Seydişehir'e getirilmiş ve halen Belediye bahçesinde sergilenmektedir.
  M.S. 767-1217 yılları arasında bir Türkmen kabilesinin elinde bulunan Seydişehir’in Selçuklular zamanındaki durumu ile ilgili bilgiler net değildir. Anadolu Selçuklu Beylikleri devrinde Eşrefoğulları Beyliği elinde kalan Seydişehir bu isimle ilk defa bu beylik zamanında kurulmuştur. Rivayete göre, Horasan emiri olan ve annesi tarafından soyu Veysel Karani ve Peygamber’e uzanan bir velî ve seyyid olan Seyyid Harun VeliHazretleri, 1301 yılında ilahi bir emirle, kardeşi Seyyid Bedreddin ve ahalisi ile birlikte yola çıkar. Bugün Hatunsaray denilen yerde kardeşi hastalanarak vefat eder ve buraya defnederek bir türbe yaptırır. Yoluna devam eden Seyyid Harun Veli, şimdiki Seydişehir’in olduğu yere gelince yolu boyunca kendisine rehberlik eden bulut Küpe Dağı’nın ardında kaybolur ve kendisine işaret edilen yerin orası olduğunu anlar. İlk iş olarak oraya bir cami yaptırır. O zamanki adı "Trogitis" olan Seydişehir’in imarında Eşref oğlu Mehmet Bey kendisine malzeme yardımında bulunur. Bu yardımlaşma neticesinde aralarında büyük bir dostluk oluşur. O zamanki adı “Süleymanşehir” olan Beyşehir’e ilk defa “Beyşehir” diyen Seyyid Harun Veli’dir. Eşrefoğlu Mehmed Bey de Seyyid Harun’un kurduğu yeni şehre “Seyyid Şehri” Osmanlılar zamanında Medine-i Sani (ilahi emirle kurulan ikinci şehir) (sonradan Seydişehir) adını verir. Seydişehir, Eşrefoğulları Beyliği’nin İlhanlı Hükümdarı Timurtaş tarafından 1326 yılında sona erdirilmesinden sonra, 1328 yılında Hamitoğulları Beyliği egemenliğine girmiştir. 1381 yılında Sultan I.Murat (Hüdavendigâr) tarafından 80.000 altın karşılığında Hamitoğlu Hüseyin Bey’den Akşehir, Beyşehir,Yalvaç, Şarkikaraağaç ve Isparta ile birlikte satın alınarak Osmanlı egemenliğine giren Seydişehir, Cumhuriyete kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Konya Sancağına bağlı bir kaza olan Seydişehir 1871 yılında belediye, 1915 yılında da ilçe olmuştur.Cumhuriyet kurulduktan sonra 1928 yılında tekrar ilçelik unvanına kavuşur.İkinci kalkınma planı yılları 1939-1944 döneminde boksit kaynağı bulunmuştur.Yani alüminyumun hammaddesidir.1967 yapımına başlanılan alüminyum fabrikası 1974 yılında açılmıştır.Tınaztepe Mağarası keşfedilmiştir.
  Seydişehir Alüminyum Tesisleri; Seydişehir bölgesindeki zengin boksit cevherlerini işlemek için 9 Mayıs 1967 tarihinde Etibank Genel Müdürlüğü ile Tyazpromexport (SSCB) arasında imzalanan anlaşma ile 60.000 ton/yıl kapasiteli birincil alüminyum fabrikası kurulması çalışmaları başlamıştır. Tesis Ocak 1977 yılında % 100 kapasiteye ulaşmış, 8 ay sonra Türkiye’nin içinde bulunduğu büyük enerji sıkıntısı nedeniyle Eylül 1977’de % 50 kapasiteye düşürülmüştür. Temmuz 1980’de kapasite % 75’e çıkarılmış fakat Ağustos 1981’den itibaren devam eden enerji krizi nedeniyle kapasitede dalgalanmalar olmuştur. Daha sonra Haziran 1983’de kapasite % 35’ e kadar düşmüştür. Ocak 1984’de % 50, Temmuz 1984’de % 75, Mayıs 1985’de % 100 kapasiteye ulaşılmıştır. Bu tarihten itibaren % 100 kapasiteyle üretime (60.000 Ton/Yıl) devam edilmektedir. Türkiye’de birincil Alüminyum üreten tek kuruluş olan ETİ/Seydişehir Alüminyum A.Ş., 1999 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2000 yılında kapsamdan çıkarılmış, 2003 Eylül ayında ise yeniden özelleştirme kapsamına alınmıştır. Eti Alüminyum A.Ş. Blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla 17 Haziran 2005 tarihinden yapılan nihai pazarlık görüşmelerinde en yüksek teklifi 305.000.000 ABD$ ile CE-KA İnşaat Makina Madencilik Petrolcülük Turizm Nakliyat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vermiş ve satış gerçekleştirilerek fabrikanın özelleşmesi tamamlanmıştır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Selçuklu

  selçuklu, Konya’nın kuzeyinde yer alan Selçuklu; Sarayönü, Kadınhanı, Derbent, Altınekin, Meram ve Karatay ilçeleriyle sınırdır.
  Selçuklu bir göl tabanı olan ovada kurulmuştur. Hemen batısında Takkeli ve Loras dağları/ yükselmektedir.
  Selçuklu kurak bir iklime sahip olup, yazları çok sıcak, kışın kar, ilkbaharda bol yağmur yağar. Yağış ortalaması çevre illere göre daha düşüktür. Bununla birlikte kurak geçmeyen yıllardaki yağış, ziraat için yeterli olmaktadır.
  Sulama amacıyla kullanılan Sille ve kısmen Altınapa barajlarını bünyesinde bulunduran Selçuklu, genel konumu itibari ile ovalık, batı tarafı kısmen dağlıktır. Bitki örtüsü, bozkır iklimi özelliklerindedir.
  Büyüme hızı bakımından Türkiye'de ilk sıralarda yer alan Selçuklu; İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya dışında Anadolu'da en hızlı nüfusu artan ilçelerin başındadır. Selçuklu ilçe merkezinin nüfusu 2000 yılı nüfus sayımına göre 331.048 dir. Hizmet nüfusu ise 450.000'den fazladır. Gelişmişlik açısından Türkiye ortalamasını yakalayan Selçuklu, ilçeler arasında Türkiye’de 9. sıradadır. Selçuklu ilçesi Konya'daki GSYİH'nın yani üretimin % 25’ini karşılamaktadır. Bu nedenle Konya’da katma değeri en yüksek olan yer Selçuklu’dur. Şehirleşme oranı % 80’in üzerindedir. Selçuklu’da önemli belediyecilik hizmetleri planlanmış ve uygulanmış, şehrin geleceğine yön veren ve planlı gelişmesini öngören çalışmalar yapılmıştır. İmar uygulamaları, altyapı asfalt, çevre, turizm, kültür-sanat ve sosyal içerikli çalışmalarla Selçuklu ilçesi yaşanabilir, bir kent olma özelliğini sürdürmektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Sarayönü

  Sarayönü, Yerleşim alanında 4000 yıl kadar önce Hititler'in yaşadıkları bilinmektedir. Daha sonraları Frigyalıların ve Bizanslıların eline geçti. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tamamen "Türk Yurdu" oldu.
  Kuruluş hakkındaki tarihi bilgilere göre Sarayönü'nün güney batısında bulunan Saiteli ile güneyindeki Ladik Dağlarının eteğinde kurulmuş olan Bozok (Öziçi) ili adı ile bilinen iki kasaba halkının; oturdukları yerler haçlı ordusunun geçiş yolu üzerinde olmasından bu ordunun yağmasından kurtulmak istediler. Bu sebeple inlerin bulunduğu, bugünkü Yukarı Mahalle denilen yere göç ettiler. İşte bu yüzden kasabalarından göç edip inlere yerleşenler Sarayönü'nün kuruluşunda öncü olmuşlardır.
  Tolabası adı ile anılan bu inlerin o zamanlar hem sığınak hem de mesken olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.Sarayönü ilçesinin ismi bu inlere bağlanır. Büyüklüğü, konforu ve kullanışlı olması bakımından saraya benzetilen bu inlerden dolayı buraya SARAYİNİ denmiştir. Bu isim zamanla "Sarayönü" biçiminde kullanılır olmuştur.
  Sarayönü, kuzeyinde Cihanbeyli, batı'dan Kadınhanı, doğudan Konya ili, güneyden Ladik Dağları ile sınırlıdır. Bölgemizde yüzey şekilleri bakımından bir sadelik göze çarpar. İlçemiz toprakları Cihanbeyli platosunun güney uzantısındaki düzlükler üzerinde bulunmaktadır. Sarayönü güneyden Batı Torosların bir uzantısı olan Sultan Dağları ve Ladik Dağları ile çevrilmiştir.
  Sarayönü ilçesinin ekonomisi tamamen tarım ve tarımsal ticari faaliyetlere bağlıdır. Buğday, arpa, şekerpancarı, mercimek, nohut, kimyon temel ürünleri ile bunun yanında hayvancılık yapılmaktadır. Hayvan ürünleri de diğer gelir kaynaklarındandır. 2 Adet Devlet Üretme Çiftliği de yörenin ekonomisine ek gelir kaynağı sağlamaktadır. İlçede faal olarak 2 adet un fabrikası 1 adet te yem fabrikası bulunmaktadır.
  Bunların yanında ilçede halıcılık az da olsa geçim kaynağı olarak göze çarpmaktadır. Ladik tipi halıcılık başta Ladik Kasabası olmak üzere Sarayönü merkez ve diğer köylerde el tezgahları vasıtasıyla halkın önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır Ayrıca ilçemizde kültür balıkçılığı da (Alabalık) yapılmaktadır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Meram

  Meram, Konya ilinin merkez ilçelerinden olup, şehrin güneybatı kısmında yer alır. Ankara-Konya, Isparta-Konya, Antalya-Konya, Mersin-Konya ve Adana-Konya olmak üzere beş önemli yolun geçtiği merkezdedir.
  Tarımsal alanların çok olduğu ilçenin büyük bir bölümü sit alanı kapsamında olduğundan, birçok bölgede yapılaşmaya izin verilmemektedir. Altınapa’dan gelip, tarihi Meram Köprüsü’nden, Meram Eski Yol'u takip ederek tarımsal alanları sulayan Meram Çayı da adından da anlaşılacağı üzere ilçede bulunmaktadır.
  Konya Üniversitesi Eğitim Fakültesi başta olmak üzere, İlahiyat Fakültesi ve Tıp Fakültesi bu ilçenin sınırları içindedir
  Altınapa Barajından gelen Meram Deresi etrafındaki çamlıklar, çay bahçeleri, piknik alanları ve dinlenme tesislerinden oluşan bir mesire yeridir. Yazın en sıcak günlerindeki serin, esintili ve çam kokulu havası, akarsuyu, gül bahçeleri ve ormanlık alanlarıyla yerli ve yabancı misafirlerin dinlenme yeri olmuştur.
  Evliya Çelebi, seyahatnamesinde gezip gördüğü yerler arasında bağ, bahçe, bostanlardan söz ederken bağlık-bahçelik bu yerlere her defasında “Bağ-ı Meram” ifadesini kullanmaktadır. Hatta buraların Konya’nın Meramı gibi olduğunu ifade etmektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Kulu

  Kulu, klasik devirlerde (drya) harabeleri üzerinde kurulmuştur. İlçenin 300 yıllık bir geçmişi vardır. 1780 yılında Kulupoğlu Mustafa isminde birisi Afyon dolaylarından gelerek Kulu'nun şimdiki bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Aşiret beyinin isminin Kulupoğlu Mustafa (Kulu Beyi) olması sebebiyle ilçenin ismi kesinlik kazanmıştır. Kulu, 1926 yılında bucak, 1954 yılında ilçe olmuştur.
  Kulu İlçesi, doğusunda: Şerefli Koçhisar, Batısında: Cihanbeyli-Haymana, Kuzeyinde: Ankara ve Haymana, Güneyinde ise Cihanbeyli ve Tuzgölü ile çevrilidir. Kulu, Ankara-Konya asfaltı üzerinde olup, E-5 karayolu ilçe sınırları içerisinden geçmektedir. Önemli Dağları, Ovaları; İç Anadolu Bölgesinin ortasında yer alan Kulu, İç Anadolu'nun karakteristik tabii yapısını taşımaktadır. Oldukça geniş ve düz arazi yapısı vardır. Çok az engebeye sahiptir. Batısında Karacadağ mevcuttur. Bu dağın yüksekliği 1739 metredir.
  Kulu ilçesinin içinden geçen güçlü bir akarsuyu yoktur. Fakat bunun yanında kapalı havza durumunda kışın yağışlarla güçlenen, yazın da kuruyan çaylar vardır. Merkezin ortasından geçen derenin suyu yazın azalmakta, İlçenin 3 km. doğusundaki Küçük göle akmaktadır. İlçe merkezine bağlı bazı pınar ve çeşme suları bulunmaktadır. Bu suları halk, kendi yazlık bağ, bahçe ve hayvan sulama işlerinde kullanarak değerlendirmektedir.
  Kulu ilçemiz Bozkır bitki örtüsüne sahiptir.İlçe arazisinin büyük bir bölümü engebesiz olduğu için ziraata elverişli bulunmaktadır.Araziye halk son yıllarda da pancar, kimyon, mercimek, anason ve çöro otu ekmektedir. Ekim genellikle nöbet usulü yapılmakla beraber artezyen kuyularının gittikçe çoğalması üzerine çift mahsül alma usulü de geliştirilmektedir.Çift mahsul almada genellikle arpa ve buğday başta olmak üzere bunlara pancar, kimyon mercimek, anason ilave olmaktadır.
  Kulu’nun doğusunda bulunan ve 180 kuş çeşidinin mevcut olduğu "Düden Gölü" ilçeye canlılık kazandırmaktadır. Ayrıca gölün bulunduğu alan avcılık açısından Türkiye'nin sayılı yerlerindendir. İlçenin çeşitli yerlerinde hüyükler mevcut olup Karacadağ Kasabası'nda tarihi mağaralar bulunmaktadır.
  KULU (DÜDEN) GÖLÜ
  Kulu ilçe merkezinin 5 km doğusunda bulunur. Göl geniş alüvyonlu bir girinti ile ikiye ayrılır. Yer altı kaynakları ile beslenen güneydeki Küçük gölün suyu tatlıdır.
  Küçük Gölün kuzeyde bulunan Düden Gölü, batısındaki Kulu (Değirmenözü) deresi ile beslenmektedir. Suyu ise hafif tuzludur. Bu durum önemli bir habitat çeşitliliğinin görülmesini sağlar. Hem flamingo, kılıçgaga gibi tuzlu su kuşlarını, hem de tatlı su kuşlarını alanda görmek mümkündür. Gölden su çıkışı yoktur.
  Gölün çevresinde doğal bitki örtüsü azdır. Göldeki adaların çoğu ilkbahar aylarında otlarla kaplıdır. Göl, tarım yapılan tarlalar ve bozkırlarla çevrilidir. Kuzey kıyıları boyunca yer yer büyükbaş hayvan otlatılan ıslak çayırlar vardır.
  Son birkaç yıl içinde kuş gözlemciler tarafından yapılan sayımlar sonucunda gölde en az 172 kuş türü bulunduğu saptanmıştır. Alanda 54 kuş türü de üremektedir. Nesli dünya çapında tehlike altında olan dikkuyruklar gölde üremektedir.
  Küçük gölde bulunan sazlıklarda çok sayıda ötücü kuş gözlemlemek mümkündür. Gölün etrafındaki bozkır alanlarda ise bağırtlak gibi step türleri görülebilir. Göl, göç döneminde pek çok kuş türü için önemli bir barınaktır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Karapınar

  Karapınar, Türkiye'nin tek çöl toprağı sayılabilir. Meke Tuzlası bu ilçede yer almaktadır. Karapınar toprakları %60'lara varan oranda kireçli bir yapıya sahiptir. İlçede birçok obruk mevcuttur. Meketuzlası, Acıgöl, Meyil gölü, Çıralı gölü gibi yeraltı gölleri meşhurdur. Ayrıca birçok yeraltı şehiri de mevcuttur. En önemli özelliği ise yeryüzündeki en büyük rüzgar erozyonunu önleme sahasının bu ilçede yapılmış olmasıdır. Bu proje yeryüzünde uygulanan en başarılı 10 projeden birisi kabul edilmiştir.
  Konya'nın ilçelerinden biri olan Karapınar, kent merkezinin 94 km doğusundadır. Batısında Konya, Karatay ve Çumra: güneydoğusunda Ereğli ve Adana: güneyinde Karaman: kuzeyinde Aksaray vardır. Ova üzerine kurulu olan ilçenin çok eski yerleşim yerlerinden biri olduğu bilinmektedir. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması, ilginç jeolojik yapısı, suları farklı özellikler içeren ve dünyada bir benzeri daha bulunmayan krater gölleri ile Türkiye'nin de sayılı turizm alanlarından biri olarak tanınan Karapınar ayrıca erozyonun da önüne geçebilen nadir bölgelerden biridir. İlçenin merkez nüfusu 37.881 olup; bu sayı köyler ve beldelerle birlikte 60.000'e yaklaşmaktadır. 2670 km2'lik yüzölçümü ile Konya'nın büyük ilçelerinden biridir. Kendisine bağlı 4 beldesi, 15 köyü ve 25 mahallesi vardır. Doğusunda Ereğli , kuzeyinde Emirgazi ve batısında Çumra ve Karatay ilçeleri ile çevrili olan Karapınar; Konya- Adana yolu üzerindedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Karatay

  Karatay, Konya ilinin üç merkez ilçesinden birisidir. 2007 senesi itibariyle, ilçenin toplam nüfusu 248.826'dır. Bu nüfusun 229.995'i ilçe merkezinde,18831'i köylerde yaşamaktır.
  Karatay ilçesinin yüzölçümü 2780 km², denizden yüksekliği ise 1015 metredir. Karatay'da Mevlana müzesi bulunduğundan çok yoğun bir şekilde yerli ve yabancı turist Karatay'a gelmektedir.
  Karatay ilçemizin kuruluşu her ne kadar Konya'nın büyükşehir olması ile gerçekleşmiş ise de tarihi ve sosyal yapı itibariyle en eski ilçelerimizden biridir. Karatay bölgesinin kuruluşu Prehistorik döneme kadar uzanır. Tarihi yapılaşma daha çok Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinin karakteristiğini gösterir.
  Karatay ilçemiz adını Anadolu Selçuklu Devlet adamlarından Celalettin Karatay' dan almıştır. Celalettin Karatay , Anadolu Selçuklu Sehzadelerinin taht kavgalarına son vererek 1249 - 1254 yılları arasında devleti birlikte yönetmelerini sağlayan büyük bir devlet adamıdır. Celalettin Karatay, 1. Izzettin Keykavus döneminde "Devat Emirligi" (gizli belge yazma ve koruma görevi) ve ordu komutanı olarak görev yaptı. 1. Alaaddin Keykubat döneminde "Tasithane Emiri" (legencibasi) olarak yaklaşık 18 yil çalisti.
  Celalettin Karatay barış sever bir insandı. Onun döneminde bas gösteren taht kavgaları hep barışçı yollarla sona erdirmiştir. Devlet yönetiminde etkin rol oynayan Celalettin Karatay yönetime sorun çıkaran devlet adamlarıyla sürekli mücadele içinde yasamıştır. Anadolu Selçuklu döneminde Devletin birliğinin bozulmaması için büyük gayret göstermiş bunda da basarili olmustur.
  Konya'da bulunan Karatay Medresesi yaptırmış olduğu önemli eserler arasındadır. T.C. Bakanlar Kurulunun 20.06.1987 tarih ve 3399 no'lu kararı ile Konya Belediyesi Büyükşehir statüsüne geçmiş ve Büyükşehir’e bağlı 3 merkez ilçe ihdas edilmiştir. Bu üç merkez ilçeden birisi olan Karatay'a da yukarıda hayati yar alan Selçuklu Devlet adamı Celalettin Karatay'in ismi verilmiştir.
  Karatay Medresesi, Şerafettin Camii/ ve yol güzergahında yer alan hanlar ve kervansaraylarda bu özellik kendini göstermektedir.
  Turizmin her mevsim canlı kalmasını sağlayan ve ülkemizde yerli ve yabancı turistler tarafından devamlı ziyaret edilen Mevlânâ Müzesi, büyük matasavvıf Mevlana Celaleddini Rumi'nin arkadaşı ve yetişmesinde büyük emeği geçen Şems-i Tebrizi'nin mezarı, Karatay ilçemize bambaşka bir benlik ve kimlik kazandırmaktadır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Kadınhanı

  Kadınhanı, İl merkezine 56 km uzaklıktadır. Eski ismi Saideli'dir.
  Tahinli pidesi meşhur olan ilçenin geçim kaynağı tarımdır.
  Konya İli’ne bağlı Kadınhanı ilçemiz üzerinde çok eski medeniyetler kurulmuş, en son Selçuklu Sultanlarından Muzafferüddin Mahmut kızı Raziye Hatun tarafından 1223 tarihi ipek yolu üzerinde yaptırılan kervansaray çevresinde yerleşim gerçekleşmiş, Karamanoğulları zamanında il merkezi olarak yönetilmiştir.
  Kadınhanı ilçemiz klasik dönemde Pira adıyla anılmış ve uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu tarafından yurt edinilmiştir. Asıl ününü Selçuklular devrinde kazanan ilçemiz, Selçuklu sarayına mensup olduğu sanılan, Mahmut kızı Raziye Hatun'un 1223 yılında yaptırmış olduğu kışlık han etrafında 1256 yılından itibaren oluşmaya başlamıştır.
  Hanın inşasında Romalılar'a ait resimli mezar taşları kullanılmış ancak bu taşların nereden toplanıp getirildiği anlaşılmamaktadır. Kadınhanı adını bu handan almıştır. Bilahare bu bölge Selçuklu Beyleri'nden Sait adındaki bir paşaya arpalık olarak verildiği ve bundan sonra bu kasabasının Saideli adıyla anıldığı bilinmektedir.
  Kadınhanı, Karamanoğulları zamanında vilayet merkezi olarak idare edilmiş, Karaman-Osmanlı mücadelesine kuvvetleri ile katılmıştır. Kadınhanı muhtelif tarihlerde Osmanlıların eline geçmiş, tekrar Selçuklu hakimiyetine girmiş, son olarak 1467 yılında Konya ile birlikte Karamanoğullarından alınarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.
  Kadınhanı ilçemizde, Beykavağı Köyündeki tarihi kale kalıntısı ve Demiroluk köyünde yer altından çıkarılan Romalılar'a ait tarihi kalıntılarından başka tarihi eser bulunmamaktadır. 1880 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuş, Sait Paşanın arpalığı olması nedeniyle 1919 yılında Saideli adı ile ilçe yapılmıştır. 1928 yılında ise İsmi Raziye Hatun'un yaptırmış olduğu taş handan dolayı "Kadınhanı" olarak değiştirilmiştir.
  Kadınhanı ilçesi, Konya'nın batısında Konya-Afyon karayolu üzerindedir. İlçenin doğusunda Sarayönü ilçesi, güneyinde Selçuklu ve Derbent, batısında Ilgın ve Yunak ilçeleri kuzeyde Yunak ilçesi bulunmaktadır. İlçenin güneyi dağlık (Sultandağları), kuzeyi ovalıktır.
  Kadınhanı sınırları içerisinde ve 5 göz adında Sarayönü ilçesi topraklarında çıkan ve ilçemiz Kökez köyünün tarımsal amaçla kullanıldığı, derecik şeklinde 2 yer üstü suyu bulunmaktadır. Ayrıca Ilgın ilçesi Çavuşçu gölünden, kanallarla gelen sulama suyuyla Atlantı Kasabasında yaklaşık 96000 dekar alanı sulamaktadır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Ilgın

  Ilgın, Konya'ya 86 km mesafede olup yaklaşık 32.000 nüfuslu bir ilçedir. İlçede şeker fabrikası ve kaplıcalar bulunmaktadır. Ayrıca ilçede Selçuk Üniversitesi Ilgın Meslek Yüksek Okulu eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Yüksek Okula devam eden öğrencilerin çoğu 6 adet özel yurtta barınmaktadır. Ilgın Kaplıcaları şifa kaynağıdır. Özellikle bahar ve yaz aylarında ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle görülmeye değer bir özellik sergiler.
  Ilgın, Çavuşçu göl kenarında, Hamam Dağı olarak adlandırılan alanda ve Ilgın'ın güneyinde yer alan ormanlık mahallerde piknik yapma, avcılıkla meşgul olma, yürüyüş turlarına çıkma imkânı vardır. Antik çağlardan günümüze kadim bir yerleşim mahalli olması, Ilgın'a gün görmüş bir hava katmaktadır. Geleneklerle göreneklerini modern hayatın gerekleriyle uyum içinde yürüten ilçe halkı da tarihin derinliklerinden gelen bir vakarla hareket edinmeyi ilke edinmişlerdir. Misafirperver, yardımsever, insancıl, onurlu ve dürüsttürler.
  Jeolojik yapısı; Ilgın'ın jeolojik yapısını kalker tabakalar ile dağlık bölgelerde linyit damarları oluşturmaktadır. Ayrıca ilçede bulunan sıcak su kaynağı da jeolojik açıdan ayrı bir önem taşımaktadır. Ilgından çıkan kömür dünya çapında ünlüdür.
  Deprem tehlikesi; Arazi 1. bölge deprem kuşağı üzerinde oturmakta olup, iki fay hattı mevcuttur. Birinci fay hattı Çiğil bölgesinden gelip Kaplıca dağı eteklerinden güneydeki Çavuşçu göl kasabasına doğru uzanmaktadır. İkinci fay hattının Sivri ve Tekne dağlarının eteklerini takip ederek yine Çavuşçu göl kasabası ve Haremi linyit işletmelerine uzanmaktadır.
  Çavuşçu Gölü; 27km² alana sahip, etrafı sazlık ve bataklıklarla kaplı tektonik bir tatlı su gölüdür. Doğanhisar çayı, Çiğil deresi ve Bulcuk çayı ile beslenir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1019 m, derinliği ise 2–10 m'dir. Batısında Açık Ilıca adı verilen sıcak su kaynağı vardır. Doğusunda kalan Yorazlar çeşmesi, halk tarafından şifalı su olarak bilinir. Kışın kar ve yağmur suları ile dolan göl alanı, yaz mevsiminde Atlantı ve Ilgın ovalarını suladığından çekilir. Göl sularının çekildiği arazi, vatandaşlarca ekilir. Gölün güneyindeki Şarampol tepe, göl seviyesinden 25 m yüksekliktedir. 1960 ve 1977 yıllarında kısmen ağaçlandırılmış ise de 2001 yılında ağaçlandırma çalışmaları ciddî bir biçimde ele alınmıştır. Şarampol tepe, ileride güzel bir piknik alanı olmaya adaydır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Hüyük

  Hüyük, Hüyük İlçesi 1210 yıllarında Horasandan Konya'ya göç eden Şeyh İdris ve kardeşi Şeyh Bahri tarafından kurulmuştur. Bu isimleri geçen zatlara ait türbeler halen İlçe merkezinde bulunmaktadır. Ayrıca bölgenin yontma taş devrinden beri iskana tabi tutulduğu, muhtelif yerlerde bulunan çeşitli tarihi eşyalardan anlaşılmıştır.
  Dokuz köyü ve on beldesi bulunmaktadır. Belediyeler: Burunsuz, Çamlıca, Çavuş, Göçeri, İlmen, İmrenler, Köşk, Kıreli, Mutlu, Selki. Hüyük ; 1943 yılında bucak, 1955 yılında belediye, 04.07.1987 tarih ve 3392 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur.
  Konumu itibari ile Akdeniz Bölgesinin kuzeyinde ve Göller Bölgesinde yer aldığından iklim olarak Akdeniz ile İç Anadolu iklimi arasında bir özellik göstermektedir.
  Göller Bölgesinin tipik özelliği olarak yazlar sıcak kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Akarsu olarak kuzey ve doğudaki yağmur sularını Beyşehir gölüne ulaştıran küçük dereler vardır. Başlıca Dağları; Kafa Dağı (2113 m) Akdağ (1430 m) Yıldız Dağları (1583 m) ve Oluk Dağı (1828 m)' dir. Akarsu açısından oldukça zengin olan Hüyük'te, Yenice, Eflatun Pınarı, Ozan, Pınarbaşı ve İlmen dereleri sularını Beyşehir'e boşaltmakta ve yaz aylarında tamamen kurumaktadır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Halkapınar

  Halkapınar,M.Ö. 3000 ile 2000 yılları arasında Anadolu’da kurulan şehir devletlerinden birisi de Ön Hititler tarafından kurulan ve merkezi İlçenin 4 km. güneyindeki Aydınkent (İvriz) köyünde bulunan Tuvana Krallığı (Tyana Herekleia) şehir devleti olup, bu devlet merkezi Aydınkent (İvriz) olmak üzere M.Ö. 1200 ile 742 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu krallıktan günümüze hâlen Aydınkent köyünde bulunan Kral Warpalavas'a ait İvriz Kaya Kabartması kalmıştır. Tuvana Krallığının yıkılmasından sonra Asurluların egemenliğine geçen Halkapınar pek çok savaşa sahne olmuştur.
  M.Ö. 64 yılında bütün Anadolu ile birlikte Romalıların eline geçmis olan Halkapınar, 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma Bizans İmparatorluğunun sınırları içerisinde kalmıştır. Arapların Doğu Roma Imparatoru Heraklius'u yenilgiye uğrattıkları Yermük Savaşından sonra Adana ve Tarsus'tan Toroslar’a kadar ilerleyen Araplar, Bizans akınlarına mukabil Iç Anadolu'ya yapılan akınlar sırasında Bizans’a; Halkapınar'ın bir kısmı ile Ereğli'nin gelirini Beytülmal'a gönderilmesini kabul ettirmiştir. Abbasi Devletinin zayıflamasıyla tekrar tamamen Bizans hakimiyetine geçen Halkapınar civarındaki kaleleri Bizanslılar'ın bir üs olarak kullanmışlardır.
  Halkapınar, Malazgirt savaşından 6 yıl sonra (1077) Kutalmışoğlu Süleyman Şah zamanında Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. 1276 yılında Karamanoğlu Mehmet Beyin Konya’yı almasıyla Karaman Beyliğinin egemenliğine geçen Halkapınar, 1398 yılında Ereğli ile birlikte Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Daha sonra tekrar Karaman Beyliğinin ve Memlüklülerin idaresinde kalan Halkapınar, 1468 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Konya'yı almasıyla tamamen Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içerisinde kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında bölge askersiz bir saha haline getirilerek, İstanbul'da oturan Darüsseade Ağası tarafından idare edilmiştir.
  Kurtuluş Savaşından sonra Halkapınar; Konya İli, Ereğli İlçesine bağlı bir nahiye olarak, 1954 yılında kurulan belediye teşkilatı ile de bir kasaba olarak örgütlenmiştir. İlçenin Zanapa olan eski ismi 1962 yılında değiştirilerek, bugünkü Halkapınar adını almıştır.
  Bölgedeki tarım alanlarının verimli bir kısmı 1985 yılında işletmeye açılan İvriz Barajı baraj alanında kalmıştır. Bu da halkın bir kısmının Mersin ve Ereğli başta olmak üzere büyük şehirlere göçmesine neden olmuştur.
  Bir yerleşim yeri olarak Ilçe Türkler tarafından fetih olunmadan önce şimdiki Karayusuflu ve Büyükdoğan köyleri arasındaki Bizanslıların kurduğu Anari şehrinde bulunmaktaydı. O dönemde şehrin yerleşim ve yönetim merkezi Anari şehridir. Anari Kralının çok sevdiği, güzel kızı ölünce adına bugünkü İlçemizde Zengi adında bir mabet inşaa ettirilir. Halk ayin günlerinde Zengi mabedinde bulunurlarmis. Zengi sözü zaman zaman değişime uğrayarak Zanapa'ya dönüşmüştür. Bölge sık sık istila ve isgallere uğradığından zamanın Zengi mabedi yıkılmış, tekrar yapılmış, daha sonra tekrar yıkılmıştır. Yapılan araştırmalarda bütün bunları ispatlayan bronz bir para bulunmuştur. Paranın bir yüzünde kız resmi, diğer yüzünde ise Zengi ibaresi vardır.
  Zanapa adı 1962 yılından sonra Halkapınar olarak değiştirilmiştir.
  Halkapınar 1992 de İlçe konumuna gelmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Hadim

  Hadim, İlçemiz 1530 rakımda kurulmuş olup, 926 km² yüzölçümüne sahiptir. Konya’ya uzaklığı 128 km’ dir.
  İlçemiz coğrafi yapı olarak incelendiğinde, Güney Avrupa’dan başlayan Alp Dağlarının doğuya doğru uzanması ile Akdeniz kıyı şeridini İç Anadolu ova ve yaylalarından ayırtan Toros dağlarının, orta Toros’lar ismi verilen kısmında sarp kayalık ve yüksek tepeler arasındaki vadide kurulmuştur.
  Bu nedenle, Hadim denilince yüksekliği kimi yerde, 2588-m‘yi bulan yalçın kayalarla kaplı dağlar, yüksek ve dik yamaçlı tepeler, bu dağ ve tepeler arasında küçük akarsular ve eni gayet dar olan oluk şeklinde vadilerden meydana gelen bir coğrafya parçası göz önünde canlandırılmalıdır. Bu dağ ve tepelerin büyük çoğunluğu ormanlıktır.
  İlçemizde Akdeniz iklimi ile İç Anadolu’nun kara iklimi arasında geçiş iklimi karakteri arz eden, iklim türü görülür.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Güneysınır

  Güneysınır, Konya'ya 75 km uzaklıkta, Konya-Karaman D715 karayolunun 11 km batısında yer alan ilçe merkezini oluşturan iki yerleşim yeri, Osmanlı döneminde Karasınır ve Elmasun olarak bilinen köyler idi. Her iki köyle ilgili kayıtlara, 1531 tarihli Muhasebe Defteri'nde ve 1584 tarihli tahrir defterlerinde rastlanmaktadır. Ayrıca Elmasun, 19. yüzyılda Batılı coğrafyacılar tarafından hazırlanan çeşitli haritalarda, örneğin Tallis tarafından yayınlanan 1851 tarihli Asia Minor haritasında gösterilmektedir. Her iki köy cumhuriyet döneminde önce Bozkır ilçesine bağlı iken 1955 yılında Çumra ilçesine bağlanmıştır. 9 Mayıs 1990 tarihinde ise Güneybağ ve Karasınır kasabaları ile Emirhan köyünün birleşmesiyle "Güneysınır" adını alarak ilçe statüsüne kavuşmuştur. İlçe, idare binalarının Karasınır ve Güneybağ mahallelerinin arasındaki alana taşınmasıyla bugünkü görünümüne kavuşmuştur. Halk arasında "Gavur Hüyüğü" ve "Güdelesin" diye bilinen hüyükten ve civardaki bazı köylerden, eski çağlara ait topraktan yapılmış çanak, çömlek, tuğla ile madenî eşya kalıntılarının ortaya çıkmış olması; ilçede yerleşik hayatın çok eski zamanlarda başlamış olduğuna işaret etmektedir. Bilge Umar'ın Türkiye'deki Tarihsel Adlar kitabında Elmasun adının etimolojisi Hititlerden önce Orta Anadolu'ya hakim olan Luwi diline dayandırılmaktadır.
  İlçenin adı, Güneybağ'daki "Güney" ile Karasınır'daki "sınır" kelimelerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir. 1990'da ilçenin kuruluşu sırasında, Güneybağ'daki "bağ" ile Karasınır'daki "Kara" kelimelerinin birleştirilmesi sonucunda ilçenin adının Karabağ olması önerildiyse de, aynı adı taşıyan bir kasabanın Cihanbeyli ilçesinde bulunması nedeniyle Güneysınır tercih edilmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Ereğli

  Ereğli, Konya ilin güneydoğusunda yer alan Aksaray, Niğde, Karaman ve Mersin'e sınırı olan ve Konya'ya 147 km uzaklıkta bulunan ilçe. Şehrin nüfusu 2008 yılına göre 95.734'tür. 1973'te 53.000 olan nüfusu 1990'da 74.283'e, 2000'de 82.633'e, 2007'de 94.542'ye,2010"da 95.700"e çıkmıştır. Konya ili dahilinde GSMH'dan kişi başina düşen geliri en yüksek olan ilçedir.
  Ereğli adını; Bizans İmparatoru Herakliyüs adı ise Yunan mitolojisinde yarı tanrılaşmış bir kahraman olan Herakles'ten gelmektedir. “Herakliyüs” kelimesi zaman içinde Türkçenin ses yapısına uygun olarak; Herakle > İrakle > Eregle > Eregli > Eregliyye > Ereğli şeklini almıştır.
  Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ise I. Alaeddin Keykubad'ın Ereğli'den bir sefer dönüşü geçerken Peygamber Pınarı denilen (şu anda Akhüyük köyünde bulunan) çamurun, yaralı askerlerinin yaralarına şifa olduğundan dolayı buraya Erkili (Ereğli) dediği için adını buradan aldığı yazılır.
  Tarih boyunca Hitit, Asur, Kimmer, Frig, Lidya, Pers, İskender İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu ve Bizans idaresinde kalan Ereğli, 9 asırda Bizans ile Abbasiler arasındaki mücadeleye sahne oldu. Anadolu Selçukluları zamanında Türklerin idaresine giren ve 1211-1216 arası Kilikya Ermeni Krallığı işgalinde kalan Ereğli, Anadolu Beylikleri zamanında Nure Sufi Bey'in kurduğu Karamanoğlu Beyliğinin 1250-1256 arası ilk başkenti olmuştur.[3] Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. 1553'de Kanuni Sultan Süleyman İran seferi dönüşünde çadır kurup konaklamış ve oğlu Şehzade Mustafa'yı Ereğli’de boğdurtmuştur. 20 asırda Bağdat Demiryolunun geçmesi ile Ereğli'nin önemi daha da arttı. Osmanlı Devletinin son döneminde Konya Vilayetine bağlı bir kaza merkezi olan Ereğli, cumhuriyet döneminde de il olma durumunu devam ettirdi.
  Deniz seviyesinden 1054 m yüksekte bulunan Ereğli'nin nüfusu 148.161'dir (95.734'ü merkezde). 2260 km² yüzölçümüne sahip ilçenin 6 belde belediyesi 44 köyü ve 36 mahallesi bulunmaktadır. İlçe halkının yarıdan fazlası geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. İlçenin en önemli akarsuyu İvriz Çayı üzerinde kurulu İvriz Barajı, Ereğli'de hem tarım alanlarını sulamakta hem de içme suyu ihtiyacını karşılamaktadır. İlçede baklagiller, sanayi bitkileri, meyve, sebze ve yem bitkileri yetiştirilmektedir. Ereğli’de yetiştirilen kirazların bir bölümü ihraç edilmektedir.
  Ereğli'de Selçuk Üniversitesine bağlı Ereğli Meslek Yüksekokulu, 1987 yılından beri eğitim faaliyetini sürdürmektedir.
  Ayrıca,yine Selçuk Üniversitesi bünyesinde 2010 yılında Ereğli Eğitim Fakültesi kurulmuştur.
  Ulu cami, Ağalar Mescidi,kalaklar, Rüstem Paşa Kervansarayı, Roma Hamamı kalıntıları, çeşitli dönemlerde yapılmış türbeler ve köprüler ilçenin önemli tarihi eserleri arasındadır.Ereğli yakınlarında bulunan İvriz Kaya Anıtı Hititlerden günümüze gelen önemli bir kültür mirasıdır. Ereğli sanayisi ve tarımıyla birlikte hızlı yükseliş içindedir. Ayrıca yüz ölçümü ve nüfus acısından bazı illerden daha büyüktür. Ereğli beyaz kiraz üretimiyle dünya çapında söz sahibidir.
  Ereğli,Güney Kore'nin Kwangjin kenti ile kardeş şehir anlaşması imzalamıştır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Emirğazi

  Yöredeki ilk yerleşimin Hititler döneminde başladığı, Eski Kışla (Dikilitaş - Yukarıkışla) ile Arısama (Belkaya)’da yapılan kazılarda ele geçen çivi yazılı tabletlerden anlaşılmaktadır. İlçen,n Kuzeyindeki Kötü Dağ(Arısama Dağı), tarihi öneme sahip, kale, kaya oyması, kilise ve büyük yeraltı şehirleri barındırmaktadır. Dağın batı yamaçlarında bulunan Eski kışla yerleşkesinde, dağın tarihî değerini Hitit hiyerogliflerine benzerlik gösteren fakat değişik bir hiyeroglif yazısı ile yazılmış 2 adet sunak ve 3 adet kitabe bulunmuştur. Yazıtların tercümesi tartışmalıdır. Sunak ve kitabeler İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Hitit dönemine ait olduğu sanılan ve Eski Kışla olarak isimlendirilen yerleşim merkezi üzerindeki kale ve yer altı şehrini Roma ve Bizanslılar da kullanmışlardır. Anadolu’ya Türk boylarının yerleşmesinden sonra bu kaleye ve bugünkü Emirgazi’nin bulunduğu yerler Anadolu Selçukluları'nın egemenliğine girmiştir.
  Osmanlı salnamelerinde isminden söz edilmeyen Emirgazi, Cumhuriyet döneminde köy konumunda olup, 1990 yılında ilçe olmuştur.
  İlçeden günümüze gelebilen eserler arasında Arısama Dağı’ndaki kale kalıntısı, ilçenin 2 km. güneydoğusundaki, ilçeye ismini veren Emrullah Gazi Türbesi bulunmaktadır.
  İlçenin yaklaşık 10–12 km kuzeyinde yer alan ve KOLAK YAYLASI diye anılan bölge en eski yerleşim yerleri arasında yer alır yapılan kazılarda tarihi; HİTİT dönemine kadar uzanan eserler çıkarılmıştır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Doğanhisar

  Doğanhisar M.Ö. 500 yıllarında Metyos adıyla kurulmuştur. M.S. 395 yılında Bizans İmparatorluğunun eline geçmiş M.S 704-708 yıllarında Emevi ve Abbasi ordularının taarruzlarına uğramış bu savaşlarda şehit olan Seyyid Ahmet’in mezarı Kızılışık Mevkisinde bulunmaktadır. 1071 Malazgirt Savaşına müteakip Selçukluların batıya yayılışları sırasında 1110 yılında Doğanhisar Türk hakimiyetine geçmiştir. Şehrin adı Selçukluların arması DOĞAN kuşuna izafeten “DOĞAN KALESİ” olarak değişmiştir.Daha sonra Doğanhisar adını almıştır.
  İlçe Merkezi Sultan Dağlarının Kuzey Doğuya bakan eteklerinde kurulmuştur.Konya İl merkezine 122 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Doğuda Ilgın İlçesine, Güneyde Hüyük İlçesine, Batıda Isparta İli, Kuzey Batıda Akşehir İlçesine, Kuzeyde Ilgın İlçesi Argıthanı kasabası ile komşudur. İlçenin Yüzölçümü 519.5 Km. olup, denizden yüksekliğin 1220 metredir.Merkez Belediye sınırları 93 Km2 dir.
  Yağışlar İlkbahar ve sonbaharda olmak üzere 2-3 ay kadar sürer yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır, genel olarak karasal iklim hüküm sürer.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Derebucak

  Derebucak, Konya'nın bir ilçesidir. Baraj inşaatı, yağlı güreşler ve inşaat yoğunluğu ile tanınmıştır.
  Derebucak'ın ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle beraber eldeki mevcut bilgilerden; Bayram Yeri, Yukarı Köy, Balat, Işıklar, Çukurlar ve Seniryeri adlı mevkilerden toplanarak bugünkü Derebucak'ı kurdukları sanılmaktadır. Kuruluş yılları Anadolu Selçuklu Devleti 'nin egemen olduğu dönemlere rastlamaktadır.
  Pek fazla tarihi eserin bulunmadığı ilçede en göze çarpan kalıntılar Suluin Mağarası'ndakilerdir. Bu mağaralarda Aziz ve Azizelerin bulunduğu 14 fresko bulunmaktadır. Söz konusu mağaralar koruma altına alınmıştır. Yine Taşlıpınar Hitit kabartmalarının ne zaman yapıldığına ilişkin kesin tarih bilinmemektedir.
  Ayrıca tabii güzelliklerden yine Körikini Mağaraları, Balat Mağarası, Düden gibi yerleri de sayabiliriz. Balat Mağarası'nın Türkiye'nin en uzun (1900 m.) mağaralarından olduğu belirtilmektedir.
  İlçe, Konya ilinin Akdeniz Bölgesi kesiminde Antalya sınırında Torosların arasında yer almaktadır. Bu nedenle karasal-geçiş iklimi hüküm sürmektedir. İlçe merkezinin toplam nüfusu 1990 sayımlara göre 5215 köy ve kasabalarıyla birlikte 15,989 olarak tespit edilmiştir.
  İlçe halkının geçimi genelde yurtdışında çalışanlara bağlı olmakla birlikte tarım da yapılmaktadır. İnsan ve hayvan gücüne dayalı kuru tarım yapılmaktadır. Tarımda verimi etkileyen iklim toprak sulama gübreleme ve makineleşmeye gitmektedir. Tahıl üretiminin yanı sıra sebze ve meyvecilikte hemen her tür sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Ayrıca seracılıkta da büyük gelişme vardır. Ormancılık alanında etkin bir yeri olan ilçenin kasaba ve köylerinde ticarete de önem verilmektedir İlçede Tarım Kredi Kooperatifinin yanı sıra bir adet av tüfeği üretim gencek pazarlama kooperatifi mevcuttur.
  İlçe 1927 ve 1955 yılları olmak üzere iki defe büyük yangın geçirmiştir. Her iki yangında da 5-10 ev yanmadan kurtulabilmiştir.
  Yurtdışında en çok işçi çalıştıran ilçelerden biri olan ilçe Beyşehir-Antalya karayolu üzerinde olmasına rağmen ulaşım belediyenin kendisine ait otobüsleriyle yapılmaktadır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Derbent

  Derbent Konya'ya 78 Km Mesafede 1930 Yılında kasaba olmuş, 1990 yılında ilçeliğe adım atmış küçük bir yerleşim birimidir.
  2000 Yılı Genel Sayımına göre nüfusu 14.372 Kişi olup bu nüfusun 7.440 'ı ilçe merkezinde bulunmaktadır. Derbent'in rakımı 1.480 metredir
  Konya'ya uzaklığı Beyşehir yolundan gidilip Ilgın sapağından ulaşım sağlanırsa 78 Km olup ana yolu bu istikamettir. Fakat yine Beyşehir yolu istikametinde giderken Altınapa barajına inmeden sağa girilir ve Başara kavak yolu kullanılırsa mesafe 55 Km dir fakat bu yol çok dar ve virajlıdır.
  Yüzölçümü 300 Km2 olup, bunun yaklaşık 10 Km2 si sulanılabilir vaziyette olan toplam 156 Km2 lik alanı tarım arazisidir. Kalan kısmı ise yerleşim yerleri ile orman ve mera arazisidir. Osmanlı Döneminde, “derbent” kelimesi teşkilat anlamında kullanılmıştır. Bu anlamda, dağlar üzerindeki geçitlerde ve boğazlarda kullanılan karakollara “derbent” denilmiştir.
  Derbent, Selçuklular döneminde “Eşrefoğulları Beyliği” sınırları içinde kalmıştır. Eşrefoğulları Beylik sınırları; Beyşehir ve Seydişehir'den sonra, Ilgın, Bolvadin ve Akşehir sınırlarını içine alır. Bozkır, Şarkîkaraağaç, Yalvaç, Gelen dost, Kıreli, Doğanhisar ve hatta Çal gibi şehirler de zaman zaman beylik sınırlarına dahil olmuştur.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Çumra

  Çumra M. Kemal Atatürk trenle Adana'ya giderken Çumra'da verdiği mola esnasında Çumra istasyonundan etrafı seyredip sulama tesis ve lojmanlarını gördükten sonra; "Bu şirin beldeyi geliştirmek, buraya önem vermek lazımdır. Çumra ilçe olmaya layıktır" demiştir. Atatürk'ün emri ile 26 Haziran 1926 yılında 30 Mayıs 1926 tarihli 404 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan, 877 sayılı kanunla Çumra İlçe merkezi haline getirilmiştir. 1936 yılında zamanın Balkanlardan Anadolu'ya gelen 300 göçmen ailesi Çumra'ya yerleşmiştir.
  1936 ve 1950 yıllarında gelen soydaşlarımızın Son yıllarda Çumra'ya olan göçler nüfusu hızla artırmıştır. Gelen göçler genellikle Hadim, Bozkır, Ermenek gibi ilçe ve köylerden gelenlerdir. 1961 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan MÖ 8000 yıllarına tarihlenen Çatalhöyük ören yeri ile Çumra'nın tarihi 9000 yıl öncesine dayanmaktadır.
  Çumraya yerleşen göçmen ailelerinin önceden Avrupaya 'karaman ve konyadan' göç ettiğide bilinmektedir.
  Rivayetlere göre; Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi'ne giderken Çumra üzerinden geçmiş. O zamanlar bölge bataklık halindeymiş. Yavuz askerlerine paçalarınızı çemreleyin emrini vermiş. Çemre kelimesi zamanla değişerek bu bölgeye isim olmuştur. İngiliz bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada, Çatalhöyük mezarlarından aldıkları kemik dokularıyla bugünkü Çumra köylerinde yaşayanlardan aldıkları bazı dokuları karşılaştırdıklarında, onların Hititli olduklarını tespit etmişler.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Cihanbeyli

  Cihanbeyli'nin tarihi gelişimi Konya tarihi ile eşdeğerdir. Konya'yı Cihanbeyli'den ayıran doğal sınırlar yoktur. Cihanbeyli, Tarihi Gelişimi, Coğrafi Yapısı ve Sosyal Yaşantısı yönünden Konya ünitesinin bir parçasıdır. Cihanbeyli'nin ilk adı Esbikeşan'dır. Daha sonraları "İnevi" adını almış ve uzun yıllar İnevi adını taşımıştır. Esbikeşan İlçesi ilçelikten bucaklığa, bucaklıktan ilçeliğe çok kez yer değiştirmiştir. 1866 yılında Kulu Köyü Esb Keşan adı ile ilçe olmuş Cihanbeyli ve Şerefli Koçhisar Kulu Köyüne bağlanmıştır. Ancak Cihanbeyli ve Koçhisar'ın Aşair beyleri Kula’ya bağlanmak istememişler ve Ankara'ya baskı yapmışlardır. Bunun üzerine Kulu'nun ilçe teşkilatı lağv edilmiş ve Cihanbeyli, Koçhisar Kulundan ayrılmıştır. Kulu'da Konya'nın Sille Bucağına bağlanmıştır. (Devrim Sönmez, Eskiçağlardan Günümüze Kulu, Konya, 2004 dizgi Ofset).
  Böğrüdelik Köyüne Canbegli Aşireti yerleşir. Böğrüdelik 1928 yılında ilçe merkezi olur. Cihanbeyli'de "Mürseli Efendi" Nahiyesi adını alarak bu ilçeye bağlanır. 1929 yılında Böğrüdelik'ten ilçelik kaldırılır, Mürseli Efendi Bucağı ilçe olur. Böğrüdelik'te bulunan. Canbeyli Aşiretinin adına uygun olarak Mürseli Efendi adı Cihanbeyli'ye dönüştürülür. Yeni kurulan ilçeye Kulu Köyü, Altınekin ve Yeniceoba Bucakları bağlanır. Daha sonra 1954 yılında Kulu, 1987 yılında da Altınekin ilçe merkezi durumuna getirilerek Cihanbeyli'den ayrılmışlardır. Cihanbeyli, İç Anadolu Bölgesinin orta kısımlarına düşer. Bağlı olduğu Konya İlinin 100 km kuzeyinde, Tuz Gölünün batısındadır. 32-34 derece doğu meridyenleri ile 38-39 derece kuzey pareselleri arasında kalır. Ayrıca Türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük ilçesidir. Cihanbeyli, kuzeye doğru uzanan Konya Ovası'nın devamı gibidir. İlçenin bulunduğu kesimler, geniş yayla özelliği gösterir. Ova-yayla özellikleri Ankara'ya doğru Kulu ilçesi komşusunu da alarak sürer. Ovaların, deniz yüzeyinden yüksekliği genellikle 950 ile 1000 metre arasındadır. Yayla kısımlarının deniz yüksekliği 1000 metreyi aşar.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Çeltik

  Çeltik ilçenin kuruluşu 11. ve 12. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. İbrahim Hakkı Konyalı’nın "Konya Tarihi" adlı eserine göre Çeltik’in geçmişi Karaman Eyaletine bağlı Akçaşehir'e dayanmaktadır.Çeltik yakınlarındaki İbanın Kuyusu denilen yerde kurulan Akçaşehir 1902’de ilçe kimliği kazanmış, ancak bataklığı ve sivrisinek çokluğu sebebiyle ilçe sıfatıyla önce Hatırlı'ya verilmiş, Daha sonra da Cihanbeyli’ye aktarılmış ve 1990 yılında ilçe olmuştur. Konya’nın kuzey batısında yer alan Çeltik, Doğuda Polatlı, batıda Emirdağ, Güneyde Yunak, Kuzeyde ise Sivrihisar ile çevrilidir. İç Batı Anadolu üzerinde kurulmuş Çeltik’te kara iklimi hüküm sürmekte, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. Çeltik 2 kasaba ile 7 köye sahip bulunmaktadır. Bizanslılar devri: Bizanslılar devrinde Akçaşehir olarak görülür Polathisar ve Sarıkayaoyla mağaraları buranın önemli bir merkez olduğunu ispatlar akça şehir o devirde İpek Yolu (altın yolu üzerinde bir ticaret merkezi idi) Akçaşehir II. Beyazıt zamanına kadar tarihte görülmektedir. İbrahim hakkı Konyalı'nın Konya tarihi eserinin 113. ve 115 . sayfasında 1490 yılında yapılan Karaman eyaletinin kazalarını sayarken Akçaşehir'in Konya'ya bağlı bir kaza olduğu belirtilir, aynı eserin 976. sayfasında vakıflar ve imaretten bahsediliyor ve II. Selim'in 1566 da yaptırdığı bir tarihte Çeltik'in Turgut kazasına bağlı olduğu söyleniyor, buna göre Akçaşehir'den Çeltik köyüne geçiş meydana çıkıyor.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Bozkır

  Bozkır ilçesi MÖ 6000'li yıllarda İsauria Bölgesi'nin başkenti olan Bozkır; İsauria Nova (Yeni İsauria) ve Leontopolis (Bizans imparatoru Leo'nun kenti) isimleri ile bilinmekteydi.
  Bozkır aslında kasabanın (Bozkır İlçesi) değil, yörenin, yani çay (Çarşamba Çayı) ile Seydişehir arasındaki toprakların adıdır. Kasabanın adı "Serüstad" idi. Serüstad isminin öyküsü madencilik üzerinden gelir. Kelimenin gerçek söylenişi bilinmemekle beraber ilçe çevresindeki kurşun madenlerini işletmekte olan ustalara baş usta anlamına gelen "SER-ÜSTAD" dendiği için bu kelimeden geldiği sanılmaktadır.
  Diğer bir rivayete göre ise, tarihte bugünkü Ulupınar köyünde meşhur bir demir ustası varmış. Ve bu usta işin sırrını belli etmemek için kimseyi atölyesine sokmazmış. Bu yüzden ona sırlı üstat derlermiş. Gel zaman git zaman bu ustaya diğer yörelerden demir işi yaptırmak için gelen gidenler diyaloglarında "nereye gidiyorsun" sorusuna sırlı üstadın yanına, sır üstadın yanına, ser ustada... derken diyarının adı Ser üstat olmuş.
  Selçuklu hükümranlığı zamanında harpte yaman bir asker olan Bozkır Beye başarı ödülü olarak verilen topraklara Bozkır Bey kendi adını verir. Anlaşılacağı üzere Bozkır kasabanın adını değil, kasaba Bozkır beyin adını almıştır.
  1858 yılında ilçe olmuştur. Bozkır hakkında, 1918 yılına ait bir salnamede kadı, Mustafa Efendi, müftü ise Mehmet Kûdzi Efendi olduğu yazılıdır. Sonraki müftüler ise "Bozkır Müftüleri" adlı ayrı bir yazıda kaleme alınmıştır.
  Bozkır'da altın, kurşun, simli kurşun, ve demir madenleri çıkarılmıştır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Beyşehir

  Coğrafi konum; fert, toplum, ve devlet hayatını şekillendiren en etkili faktörlerden biridir. Beraberinde birçok avantaj veya dezavantajı da getirebilir. Beyşehir bu açıdan oldukça şanslı bir konuma sahiptir.
  İlçe, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler. Beyşehir'deki düzlük alanlar bozkırlar halinde uzanır. Çevredeki dağlar ise, ormanlarla kaplıdır. Topraklar verimlidir. Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdinize olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreye Akdeniz'den ayırmıştır.
  İlkçağlarda Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge Pisidya adıyla anılırdı. Pisidya' da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Ramsay bu konuyu şöyle değerlendirir; "Biri gölün güneydoğusunda, Trogitis gölü'ne akan suyun ağzında, diğeri güneybatısında olmak üzere ihtimal iki şehir bulunuyordu. Bu ikincisinin Parlais olma ihtimali daha kuvvetli olduğu için birincisini Karallia olarak kabul etmeniz lazım geliyor. "Yine Ramsay'a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını almıştır.
  Daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını almıştır. Onüçüncü yüzyılın ilk yarısında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240'tan biraz önce çoğunluğunu Üçoklar 'ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur. Eşrefoğulları'nın hakim olduğu dönemden itibaren Viranşehir'in adı Süleymanşehir olmuştur.
  Erbaba Höyüğü, Beyşehir'in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenen Neolitik Çağ höyüğü R.Solecki'nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır.Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba'da dört kat saptanmıştır. En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir.
  Beyşehir gölü festivali, 2010 itibariyle yedincisi düzenlenen festivalin kapsamı, etkinlikleri ve etki alanı gün geçtikçe artmaktadır. Yurt çapında tanınmış sanatçıların konserleri, profesyonel ve halk bisiklet yarışları, at yarışları, Türkiye nin en büyük ikinci gölü üzerinde yapılan göl etkinlikleri ile bir festivalin sahip olması gereken aktiviteleri içinde barındırırken, bölgeye ticari anlamda da gözardı edilemeyecek bir hareketlilik getirmektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Altınekin

  İlçenin tarihi oldukça eski devirlere kadar uzanmaktadır. Anadolu Selçukluları döneminde önemli bir ticaret merkezi olan ilçe en parlak dönemini bu devirde yaşamıştır. Şehir merkezinde bulunan Zıvarık Hanı bu devirden kalan en önemli yapıdır. Fakat arazinin kıraç oluşu ve tarihi İpek Yolu'nun eski önemini koruyamaması sonucu, Anadolu ticaretinin düşüşüne paralel olarak ilçedeki ticaret hayatı da sönükleşmiştir.
  Altınekin’in eski adı suyu bol anlamına gelen ZIVARIK’tır. Roma devrinde PEGELLA adında büyük bir kent olan Altınekin en parlak dönemini Selçuklular zamanında yaşamıştır. Bu dönemde büyük bir ticaret merkezi olan İlçemiz, SARNIÇ HANI ve ZIVARIK HANI ile yolculara büyük hizmetler vermiştir. Bu dönemin en önemli eserlerinden biride ALİ PAŞA camiidir.
  Cumhuriyet Dönemi'nde genelde tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte gelişmiş bir yerleşim merkezi iken, bu kurumların bilahare diğer ilçelere kaydırılmasıyla birlikte küçük bir nahiye halini almıştır. Altınekin kasaba iken, 4 Temmuz 1988 gün ve 19507 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanın 3292 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur.
  Türkmen Hacı Mehmet oğlu Hacı Halil Ağa ve cemaati yaklşık 25 yaşlarında iken aşiretiyle birlikte Zıvarık ve çevresine gelip yerleştiler.Zıvarık'ı tercihlerinin sebebi de suyu bol,otlağı güzel ve Kayseri,Aksaray kervan yolunun kavşak noktalarından birisi olmasıydı.Maraş Türkmen cemaati,1256/1840 yılları civarında Zıvarık Hanı civarına gelip kondular.Oradan Merkez Hacı Abbas oğlu mahallesinde ev yaptırdılar.Oradan Ölmez Yeni Oba Yaylası,Akçaşar Yaylası ve Mernek Yaylasına yerleştiler.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Akşehir

  Tarih boyunca hep önemli bir yerleşim, ticaret, kültür merkezi olan Akşehir'e ait ilk arkeolojik bulgular Neolitik Dönem'e kadar uzanıyor. Hititler zamanında Akşehir'in adı Thymbrion'dur. Zamanla Frigya egemenliğine daha sonra Anadolu'da egemenlik kuran Lidyalılar'ın yönetiminde kalan Akşehir'in önemi daha da artmıştır. "Krallar Yolu" Akşehir'den geçmektedir. Akşehir, İ.Ö. III. yüzyılda, Philomelium "Bal Sevenler" adıyla anılmaya başlanmıştır. Pers ve Hellenistik dönemlerden sonra kent, Roma daha sonra da Bizans egemenliğine geçer.
  Araplar Akşehir'i, beyaz çiçek açmış elma ve erik ağaçlarının görüntüsünden dolayı "Belde-i Beyza" (Beyaz Şehir) olarak anmışlardır. Ancak sonra Anadolu'ya yayılan Türkler, Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasında kenti almışlardır. Haçlı Seferleri, Selçuklu taht kavgaları, Moğol istilası sıralarında sürekli savaşlar yaşayan Akşehir (Akşar) büyük yıkımlar yaşamak zorunda kalmıştır. 1381 yılında Padişah Murat Hüdavendigâr'a satılarak Osmanlı egemenliğine girerse de Y. Beyazit'in Timur'a yenilmesi ile Moğolların, Fetret döneminden sonra Karamanoğulları'nın eline geçer bu olaydan sonra Akşehir'de Oğuzların Avşar boyuna ait Türklerin oranı artırmıştır. Fatih Sultan Mehmet 1467 yılında Akşehir'i fethederek Osmanlı topraklarına katar. 19. YY. sonlarında Akşehir’de Kaymayanlık yapan Bereketzade İsmail Hakkı’nın Hatıralarında verdiği bilgilere göre; Akşehir’in çevre kasabalarıyla birlikte 100.000'den fazla nüfusu vardır. Akşehir sosyal ve ekonomik bakımdan canlı bir merkezî yerleşim birimidir.
  Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra, 18 Kasım 1921 tarihinden itibaren Garp (Batı) cephesi karargahı Akşehir'e yerleşir. Kumandan İsmet (İnönü) Paşa TBMM'den ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'dan aldığı emirlerle "Büyük Taarruz"un hazırlıklarını 9 ay boyunca Akşehir'de yapar. Akşehir, bir anlamda sinesinde Büyük Taarruz'u doğuma hazırlar. Mustafa Kemal Paşa'nın da katılımıyla son hazırlıklar tamamlanır ve 24 Ağustos 1922 tarihinde, Batı Cephesi Karargahı ve bağlı kuvvetlerimiz Büyük Taarruz için Akşehir'den Afyon'a doğru hareket ederler. Ünlü yazar,Tarık Buğra, Küçük Ağa romanında işte o günlerin Akşehir'ini anlatmıştır. Akşehir tarihi boyunca nüfusu fazlalaşan bir ilçedir.
  İlçede bulunan Nasreddin Hoca'nın maya çaldığı Akşehir Gölü harita üzerinde yüzölçümü olarak Türkiye'nin 5. büyük gölüdür (353 km²). Akşehir Gölü, bilinçsiz sulama ve küresel ısınmanın etkisiyle her yıl yok olmaya bir adım daha yaklaşmaktadır. Toplam 350 kilometrekarelik sulak alan, 2004 yılında 95, 2005'te ise 35 kilometrekareye kadar gerilemiştir. Bu sene ise göl, küçük bir su birikintisi halini almıştır. Gün geçtikce iyice düşen su seviyesi, gölde yaşayan canlı türlerini de olumsuz etkilemektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Akören

  Civarındaki yerleşimin MÖ. 7000-6500 yıllarına kadar gittiği tahmin edilmektedir. Akören'e 49 km. uzaklıktaki Çatalhöyük'te yapılan kazılarda neolitik çağa ait kalıntılar bulunmuştur. Bölge Hitit, Roma ve Bizans döneminde de bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. "Gavurlar Hamamı" ve "Horozun Tepesi" olarak bilinen yerlerdeki kalıntılar Hitit ve Roma döneminde de burada yerleşim olduğunu göstermektedir. Yine Akören'e 3 km. uzaklıktaki Orhaniye köyünün Ertaş boğazında antik dönemde adı "Dinorna" olan ve Bizans döneminden kalma bir kent vardır.
  MS. 11. yüzyıldan itibaren ise bölgeye Bayındır ve Kayı Türk boylarının yerleştikleri söylenmekle birlikte şu anda bölgede yaşayan halkın 200 yıl önce buraya gelmiş olduğu da belirtilmektedir. Milli mücadele döneminde komşu ilçe Bozkır'da çıkan Bozkır isyanı sırasında ilçe bir süre isyancıların kontrolünde kalmıştır.
  İl merkezine 54 km uzaklıktadır. Sınırları içinde May Barajı, Akören Göleti, May ve Çat Deresi vardır.
  İlçenin batı ve güneyi dağlık diğer tarafları engebelidir. Orhaniye köyünün içindeki Osmanlı Köprüsü ve Avdan'da bulunan Avdan Tekkesi meşhurdur. İlçenin en büyük ve güzel köyü Orhaniye'dir. İçindeki asırlık ardıç ağaçları halen en gözde mekanlar arasındadır.
  İlçenin güneyinde bulunan tabii Mavi Boğaz görülmeye değer güzelliktedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Ahırlı

  Ahırlı ilçesinin tarihi hakkında pek fazla bir bilgi bulunmamasına rağmen, İlçemizin tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Bölgede bulunan tarihi eserlerden de anlaşılacağı üzere Türklerden önce burada, Bizans İmparatorluğu hüküm sürmüştür. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’ nun kapısının Türklere açılması ile birlikte Anadolu’ ya Türk akınları yapılmıştır.
  Büyük Selçuklu Hükümdarı Melihşah döneminde Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu’ ya akınlar düzenlemiş ve bu akınların sonuncunca İznik’ e kadar ilerlemiştir. Süleyman Şah Konya’ ya geldiği zaman burasını fethetmiş, ilçemizin bulunduğu bölgeye de akıncılarını göndererek buranın fethini de sağlamıştır. Bu tarihten itibaren İlçemiz bölgesi Türk hakimiyeti altına girmiştir. Konya’ nın Türkleştirilmesi esnasında bu bölgeye Orta Asya’ dan (Horasan) Türk aileleri gelerek yerleşmişlerdir.
  İlçemizin ismini alışı ile çeşitli rivayetler bulunmakta olup bunların içinde olasılığı en güçlü olan iki rivayet bulunmaktadır:
  1-) Selçuklular döneminde bölgede, Ahu Bey isimli bir beyin yaşadığı, Ahu Bey’ e istinaden de Ahurlu ismini alarak zamanla Ahırlı’ ya dönüştüğüdür.
  2-) Diğer bir rivayete göre ise, Selçuklular döneminde Bozkır’ ı ilk fetheden Bozkır Bey’ in at bakıcısının bu bölgede yerleştiği ve Ahırlı adının buradan geldiği söylenmektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz..

Klavuz Konya evden eve taşımacılık

  Konya merkezli olan firmamız faaliyet alanını evden eve taşımacılık olarak belirlemiş olup, müşteri memnuniyetinden ödün vermemek adına teknolojik gelişmeleri yakından takip ederken, kalifiye personel ile çalışma şiarından taviz vermemektedir. Aldığınız hizmetin sonucunda memnun kalmanız için ekipmanlarımızı günümüz şartlarına uygun hala getirdik. Araç parkımızda bulunan iki adet araca monteli asansör ile 45 metreye kadar olan katlara erişim sağlaya bilmekteyiz. Bünyemizde ki kurmalı asansörler ile düşük katlı ve bomlu asansörlerin girmesinde sıkıntı çıkan alanlarda hizmet verebilmekteyiz.
  Yükleme yapılan ev eşyalarının hasar görmesini engelleyecek yapıda dizayn edilmiş olan çelik kapalı kasa kamyonlarımız, yükleme, taşıma, boşaltma safhalarında sıfır hata ile çalışmamıza yardımcı olmaktadır. Bağlantı kemerleri sayesinde eşyanın düşmesini ya da gidip gelmesinin önleyecek şekilde sabitleştire biliyoruz. Göğsümüzü gere gere söyleyebiliriz ki, sıfır hata ile müşteri memnuniyeti kazanma hedeflerimizi revize etme ihtiyacı hissetmedik.
  Kamyonlarımızın hacmi 40 – 60 metreküptür. Bu da 3 + 1 için özel tasarım ile yaptığımız araçlarımızla eşyalarınızın tek sefer içerisinde bulunduğunuz adresten gideceğiniz adrese hasar görmeden taşınabilmesini sağlar. Konya evden eve nakliyat sektöründe ilklerin temsilcisi olan şirketimiz, nasıl bundan 13 sene önce kurmalı asansörü şehrimize getirmiş, meslektaşlarının ufkunu açarak hizmet kalitesi çıtasını yukarıya taşıdı ise, bu günde 45 metreye kadar hizmet verecek konuma gelerek hizmet çıtasını tekrar bir yukarıya taşımıştır.
  Siz değerli müşterilerimizin mağdur olmaması için araca monteli ve kurmalı asansörlerimizi, müsait olduğunda diğer nakliye firmalarına kiralık olarak vererek vatandaşlarımıza hizmete devam etmekteyiz.
  Konya da ev eşyası taşıma ihtiyacınız olduğunda bizimle görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.
http://www.konyaevdenevenakliyat.web.tr
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Güneş Işığı

  Güneşin doğmasına az kalmıştı, ama beni uyandıran o ses neydi? Yataktan kalkıp camdan baktığımda nakliyecilerin olduğunu gördüm. Gözüm daldı ve aklıma taşındığımız ilk gün geldi. Evimize geldiler paketledikleri ev eşyalarını başka eve götüreceklerini söylediler. Ben ise oyuncaklarıma ne olacağını düşünüyordum. İlk onlara ne olacak diye korktum en sevdiğim birkaç oyuncak dışında hiçbir şey alamamıştım. Üzerinde evden eve nakliye yazan kamyona her şey yüklendi, taşıma işini taşımacılar yapmıştı. Evimizi ilk defa o kadar boş görmüştüm, direk sesimin yankılandığını fark ettim, ses yankımı dinlenip eğleniyordum. Konya’ya gideceğimizi öğrendim, aslında ilk ne olduğunu anlamadım gezmeye gideceğimizi sanıyordum ama her şeye zamanla anlaşılıyormuş, büyüdükçe..
  O sırada gözüme gelen güneş ışığının beni rahatsız ettiğini fark ettim, kendime geldiğimde taşıma işinin bitmişti, yatağımdan kalktım, içeriye gittim.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.
http://www.konyaevdenevenakliyat.web.tr

26 Haziran 2013 Çarşamba

Konya ya taşınma hikayesi

  Havalar çok kararsız,grip salgınları kol geziyor. Nasibime düşeni almış, kalorifer sıcaklığında camdan dışarıyı seyrederken, nane limon içiyorum. Meşgaleden yoksunluk, içimdeki benle yüzleşmelere vesile oluyor. Boyut değiştirmiş, yukarılarda bir yerden geçmişime ait kesitleri izliyorum.
  Ufak tefektim,iri kıyım akranlarım musallat olmuştu, kendimi koruyamıyordum. Bizim evi göstererek “sabilere elleşmeyeceksiniz” demişti ya, zırhlanmış, koruma altına girmiştim. Ahmet abi, koruyucu meleğim. Elleri cebinde başı öne eğik, evden çıkıyor, birkaç adım ileride taşa tüneyerek eve bakarken hüzünlü.
  Paketleme yapılmış ev eşyası kapı önüne dizilmeye başladığında, belli belirsiz kıpırdar gibi oldu, çömelmiş dizleri üzerinde ileriye doğru uzanmış kolları arasında ki başı biraz daha çökerken gözleri toprağı eşeliyordu. Taşıma için gelecek arkadaşlarına iş bırakmak istemez gibi çalışan babasını görmezden gelmişti. Kırgın, kızgındı sevdiği bu mahalleden, şehirden koparıyordu babası, yardım etmek içinden gelmiyordu.
  Takım elbiselerini, kravatları çıkararak taşımacılık işine yardıma gelen arkadaşını karşılayan Kerim amcanın neşeli haline baktıkça boğulacak gibi oluyordu Ahmet abi. Terfi edecek ne var diyordu, ne oldu şimdi, bilmediğimiz tanımadığımız şehre götürecekler bizi. Onu fark eden bir amca yanına gitti,sevecen tavırlarla gülümseyerek konuşuyor, ağabey başını yerden kaldırmadan dinlerken arada bir onaylayan hareketler yapıyordu.
  Nakliyat yapacak kamyon kapıya yanaştığında yüzündeki hüzün kaybolmuştu Ahmet ağabeyin. Kapakları açılan kamyon kasasında geceden ıslatılmış samanları süpürdüler, sonra branda serildi kasanın dibine. Babama sormuştum neden böyle yaptıklarını, kamyon kasasındaki çatlaklardan yarıklardan toz toprak girmesin, ambalajı iyi yapılamamış ev eşyası kirlenmesin cevabını almıştım. Yükleme işleminin bitiminde komşular tarafından ikram edilen yorgunluk çayını içen arkadaşlarını uğurlayan Kerim amcanın koltuk altına giren Ahmet etrafına gülücükler saçıyordu.
  Gidişine ne kadar üzülmüş, kırılmıştım, boyumca çocuklarım oldu da bir daha göremedim Ahmet ağabeyi. Nerelerde ne yapıyordur şimdilerde kim bilir.
http://www.konyaevdenevenakliyat.web.tr
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz