27 Haziran 2013 Perşembe

Konyanın ilçeleri, Yunak

  Yunak, İç Anadolu Bölgesi’nde Konya iline bağlı bir ilçe olan Yunak, doğusunda Cihanbeyli ve Sarayönü, güneydoğusunda Kadınhanı, güneyinde Ilgın, güneybatısında Tuzlukçu, batısında Afyonkarahisar, kuzeyinde Çeltik, kuzeydoğusunda da Ankara ili ile çevrilidir. Konya’nın kuzeybatı kesiminde yer alan Yunak, 2.000 m'yi aşmayan orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşmuştur. Cihanbeyli Platosu ilçenin güneydoğusundadır. Kuzeyde Yukarı Sakarya Ovaları olarak tanınan Turgut ve Eşme ovaları bulunmaktadır. İlçe topraklarından kaynayan Gökpınar deresi ilçe sınırları dışında Sakarya Nehri’ne katılır. Ayrıca ilçedeki Küçükhasan Gölü'nün bir bölümü Çeltik ilçesi sınırları içerisindedir piribeyli kasabası en büyük kasabasıdır. Deniz seviyesinden 1.150 m yüksekliktedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Yalıhüyük

  Yalıhüyük, te bulunan bir çok eser gün ışığına çıkmayı beklemekte ve bir çok tarihi eserde ;tarihi eser yağmacılarının eline geçmiş bir çoğu ise talan edilmiştir.bazı tarihi eserlerinde gayri resmi yollardan kayıt altına alınarak sergilendigi düşünülmektedir.Yalihüyükte bulunan bir çok evin duvarlarında kabartma taş resimler bulunmaktadır.günümüze kadar korunabilen bazı eserlerin üzerindeki yazılardan ve kabartma resimlerden anlaşılan Bizans dönemi Efes kültürüne ait izler vardir.
  Bozkır’a 20 km uzaklıkta bulunan ilçe, Suğla Gölü (Trogidis,trogitis) kıyısında bulunan höyükten ismini almıştır. Bu bölge antik çağlarda İsauria Bölgesi olarak anılmaktadır. Bölgenin başkenti ise Bozkır ilçesine bağlı Ulupınar köyünün doğusunda yer alan ve bugün Zengibar Kalesi olarak bilinen isauria’dır. Kısacası kazı ve sondaj çalışmalarından anlaşıldığı kadarıyla Yalıhüyük ve çevresi tarihinin, Neolitik ve Kalkolitik dönemlere kadar gittiği görülmüştür.
  Tarihi, çevre ilçeler ve Konya Tarihi ile ortak özelliklere sahiptir. Yaklaşık 200 yıl öncesi toprak kayması görülmesi üzerine Suğla Gölü yakınına taşındığı bilinmektedir. Yeni yerleşim yerinin seçilmesinde Suğla Gölü alanının daralması ve gölden daha fazla yararlanma arzusunun dikkate alındığı ifade edilmektedir.
  İlçe merkezindeki Höyük ve çevresi "Sit Alanı" ilan edildiğinden imara kapatılmıştır. Höyük'te bugüne kadar hiçbir arkeolojik araştırma ve kazı yapılmadığından ilçe tarihine kaynak olacak bilgilere ulaşılamamıştır.Kuzeyde Seydişehir, güneyde Ahırlı, batıda Akseki ve doğuda Bozkır ilçeleriyle çevrelenmiş olan Yalıhüyük engebesiz bir alanda kurulmuştur. Suğla Gölü'nün hemen yanında yer alan Yalıhüyük'te hayat göl sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli arazilerde yapılan tarım faaliyetleriyle devam etmektedir. Yalıhüyük'ün güneybatısında bulunan Toros Dağları'ndaki Gölcük yaylası, her yıl yaylacılık merkezi olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezinde Belediye teşkilatı 1972 yılında kurulmuştur. Arasöğüt ve Saray köyleri ile Mutlu yaylası Yalıhüyük'e bağlı yerleşim yerleridir.
  İlçenin temel geçim kaynağı tarımdır. Suğla Gölü sularının çekilmesiyle ortaya çıkan verimli tarım arazisi ve diğer tarım arazilerinde buğday (3500 ton/yıl) arpa (1500 ton), nohut (700 ton) yanı sıra yılda ortalama 11.000 ton da elma yetiştirilmektedir. 1998 yılında 579 dekar alanda şeker pancarı tarımı yapılmıştır. Bu arada haşhaş ekim izni çıkmış, ancak 1998 yılı itibariyle haşhaş ekimi yapılmamıştır.
  Yalıhüyük'te Gölcük Yaylası ve Yirce Yaylası, Sarınç Yaylası (sarnıç) ve Mutlu Yaylası hayvancılık yapılan merkezlerdir.günümüzde gölcük yaylası turizm,tatil ve sağlık amacı ile bir çok kişi uğramaktadır. Gölcük,Yirce,Sarınç(Sarnıç),Mutlu olmak üzere yalıhüyükte toplam 4 yayla vardır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Tuzlukcu

  Tuzlukcu, ilçesinin, İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Konya İli" adlı kitabında Kanuni Devri'nde, 15 hanelik bir oba olarak kurulduğu yazılmaktadır. Tuzlukçu halkının Doğanhisar Ketenli yaylasından gelerek yazla yakınlarında viran veya ören Tuzlukçuadı verilen mevkiinde konakladıkları, daha sonraları bilinmeyen nedenlerle buradan göç ederek bugünkü yukarıda mahallede bulunan Hüyük ismi verilen tepenin çevresinde yerleştikleri anlaşılmaktadır.
  Tuzlukçu' ya ikinci bir kafile olarak da Sultandağı eteklerinde, yaşayan hayvancılıkla geçinen Avşar Türkmenler'inden bir boy gelmiş 1450 yılları civarında bu kafile bugünkü aşağı mahallenin çevresinde yerleşmişlerdir.
  İlçemizin isminin Tuzlukçu olması konusunda çeşitli rivayetler vardır. Bir rivayete göre çevre ilçe ve köylerden tuz getirmek için tuz gölüne gidin kervanların konaklama yeri olduğu için bu yöreye Tuzlukçu adı verilmiştir. Bir diğer rivayete göre arazinin kıraç ve ağaçsız olması, esen sert rüzgarlardan da çok toz kalkmasının dolayı yöreye Tozlukçu denilmiştir. Zamanla Tozlukçu ismi değişime uğrayarak Tuzlukçu şekline dönüşmüştür.
  Cumhuriyetin ilk yıllarında Akşehir İlçesine bağlı bir köy olan Tuzlukçu 1929 yılında aşağı ve yukarı Tuzlukçu' nun birleşmesiyle nahiye olmuştur. 1949 yılında nüfusunun 2000'i aşması sonucu belediye teşkilatı kurulmuş, 9 Mayıs 1990 tarihinde de ilçe olmuştur. Halen 11 köyü bulunmaktadır.
  Doğusu Ilgın , batısı Akşehir Gölü ve Afyon'un Sultandağı İlçesi Güneyi Akşehir ve Kuzeyi Yunak ile çevrilmiştir. Türkmen-Emir dağlarının güneydoğu uzantılarına yaklaştıkça neojen tabakalardaki dalgalılığın arttığı dikkati çeker. Konarı Köyü bu genç oluşumlarla eski kitlelerin temas yeridir.
  Hursunlu'dan Konarı ve Kundullu'ya doğru gidildikçe hemen tamamen genç kalkerler üzerinden geçilir. Kundullu ve Konarı'dan Tuzlukçu'ya doğru gelindiği zaman kalkerlerin kuzeybatıda kaldığı görülür Fakat az sonra dik bir basamakla ovaya doğru inilir. Basamağın nisbi yüksekliği 60-70 m. kadardır. Tuzlukçu bir ovanın içerisindedir.
  Tuzlukçu ilçesinde hiç akarsu olmamakta birlikte bazı köylerde çok küçük dereler vardır. İlçenin güneybatısında bulunan Akşehir gölü Konya İlinin üçüncü büyük gölüdür. İlçenin bitki örtüsü bozkır olup, genelde yeşilliğin az olduğu görülür. Denizden yüksekliği 960'm.dir. Suyu tatlıdır. Sultan Dağları'ndan inen kar ve yağmur sularından meydana gelen dere sularıyla beslenir.
  Bunun yanında Eber Gölü'nün fazla suları da Akşehir gölüne boşalır. İçinde az da olsa sazan ve turna balığı bulunur. Göl Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1992 yılında 01/07/1992 tarih ve 1368 kararla "Doğal Sit Alanı" ilan edilmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Taşkent

  Taşkent, Konya ilinin 31 ilçesinden birisi. Konya'nın en güney ucunda yer alan ilçe, Karaman ve Antalya illerine ve diğer bir Konya ilçesi olan Hadim ile komşudur. 11 Ağustos 1988 tarihinde Hadim'den ayrılarak ilçe statüsüne kavuşmuştur.
  Genellikle Avşar boyuna mensup Türkmenlerin Taşkent ve civarına yerleşmeleri 1225-1250 yılları arasında olmuştur. Taşkent ve çevresindeki yerleşim birimleri buradaki Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesiyle oluşmuştur. Taşkent Fatih Sultan Mehmet'in Karamanoğulları Beyliği'ne son vermesiyle Osmanlı Devleti'ne iltihak etmiştir.
  Taşkent'in daha önceki ismi Pirler kondu'dur. 1930 yılında Konya Valisi İzzet Bey tarafından Taşkent olarak isimlendirilmiş ve daha sonraları bu isimle anılmıştır. Taşkent nahiyesi 4 Temmuz 1987 tarih ve 19507 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3392 Sayılı kanun gereğince ilçe olmuş, 11 Ağustos 1988 tarihinden itibaren resmi olarak faaliyete geçmiştir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Seydişehir

  Seydisehir, tarihi M.Ö. 5500 yıllarına kadar uzanır. Prehistorik Çağ’da (Tarih Öncesi), Psidia (Göller Yöresi) sınırları içindeki Seydişehir çok eski bir yerleşim yeridir. Beyşehir Gölü (Karalis Lacos) ile Suğla Gölü (Trogitis Lacos) arasındaki sulak vadide bu yerleşmenin izlerine rastlamak mümkündür. Bu vadide bulunan höyüklerde yapılan araştırmalar neticesinde Seydişehir’in 10 km güneydoğusundaki Suberde (Gölyüzü Köyü) höyüğünde yapılan kazılarda M.Ö. 5500-5000 yıllarına ait Neolitik (Cilalıtaş) Çağ yerleşmesinin varlığı ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda elde edilen pek çok buluntu halen Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. M.Ö. 2000-700 yılları arasında Anadolu’daki pek çok bölgede hüküm süren Hititler’in Seydişehir-Beyşehir arasında varlıklarını gösteren anıtlar ve yerleşme yerlerine rastlamak mümkündür. Seydişehir ve Beyşehir'in Hitit devrine ait kaya kabartmaları ile höyük buluntuları, Hititlerin Beyşehir -Seydişehir arasında uygun yerleşme birimleri kurduklarını ortaya koymaktadır. Seydişehir-Konya karayolu üzerine bulunan Karabulak, Bostan dere, Dikilitaş ve Akçalar köylerindeki höyükler, Hitit ve Frig yerleşmelerinin bulunduğu alanlar olarak dikkati çeker. Anadolu’da Eski Yunan, Roma ve Bizans medeniyetlerinin hüküm sürdüğü Klasik Çağ’da, Seydişehir ilçesi sınırlarında Amblada, Vasada, Arvana, Elita, Dalisandus gibi klasik döneme ait şehirlerin varlığı tespit edilmiştir. Vasada Antik Şehri, Seydişehir'in kuzeydoğusunda bulunan Kestel Dağı'nın eteğindeki vadide, bugünkü Bostandere köyünün Aktepe mevkiinde yer almaktadır. Bu ünlü Roma şehri, Kavak ve Kızılca köyleri arasındaki Amblada şehrine, ayrıca Beyşehir Fasıllar köyündeki Mistya'ya (Asartepe) ana yol ile bağlanmıştır. 1969 yılında Bostandere Köyüne su getirmek üzere Aktepe'de su yolu açılırken bir tiyatro kalıntısının varlığı anlaşılmış, yapılan kazılarda Roma devrine ait bir amfi tiyatro kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Vasada şehrinin harabelerine ait kitabe ve mimari parçalara Bostandere köyündeki evlerin duvarlarında halen rastlanır. 1952 yılında Bostandere köyünden Konya Arkeoloji Müzesi'ne bir Zeus kabartması, 1957 yılında da bir yüzünde bir kadın öteki yüzünde bereket boynuzu kabartması bulunan kalker bir Sunak getirilmiştir. Yine Bostandere buluntuları arasında Vasada'da basılmış bir Augustus parası mevcuttur. Konya Arkeoloji Müzesi'nde Seydişehir'in Dikilitaş köyünden getirilmiş bir Roma kandili, Akçalar köyünden bir heykelcik, Çalmanda hüyüğünde bulunmuş bir toprak vazo, Seydişehir'in hemen yanıbaşında bulunan Elita (Vervelit) harabelerinde bulunmuş Roma devri bir Mezar Steli bulunmaktadır. Ayrıca Seydişehir'e 13 km uzaklıktaki Yeniceköy’ün kuzeyinde Hisartepe olarak bilinen yerde amfitiyatronun olduğu bir Roma harabesi vardır. Bu harabelerde bulunan Roma devri aslan heykelleri, Seydişehir'e getirilmiş ve halen Belediye bahçesinde sergilenmektedir.
  M.S. 767-1217 yılları arasında bir Türkmen kabilesinin elinde bulunan Seydişehir’in Selçuklular zamanındaki durumu ile ilgili bilgiler net değildir. Anadolu Selçuklu Beylikleri devrinde Eşrefoğulları Beyliği elinde kalan Seydişehir bu isimle ilk defa bu beylik zamanında kurulmuştur. Rivayete göre, Horasan emiri olan ve annesi tarafından soyu Veysel Karani ve Peygamber’e uzanan bir velî ve seyyid olan Seyyid Harun VeliHazretleri, 1301 yılında ilahi bir emirle, kardeşi Seyyid Bedreddin ve ahalisi ile birlikte yola çıkar. Bugün Hatunsaray denilen yerde kardeşi hastalanarak vefat eder ve buraya defnederek bir türbe yaptırır. Yoluna devam eden Seyyid Harun Veli, şimdiki Seydişehir’in olduğu yere gelince yolu boyunca kendisine rehberlik eden bulut Küpe Dağı’nın ardında kaybolur ve kendisine işaret edilen yerin orası olduğunu anlar. İlk iş olarak oraya bir cami yaptırır. O zamanki adı "Trogitis" olan Seydişehir’in imarında Eşref oğlu Mehmet Bey kendisine malzeme yardımında bulunur. Bu yardımlaşma neticesinde aralarında büyük bir dostluk oluşur. O zamanki adı “Süleymanşehir” olan Beyşehir’e ilk defa “Beyşehir” diyen Seyyid Harun Veli’dir. Eşrefoğlu Mehmed Bey de Seyyid Harun’un kurduğu yeni şehre “Seyyid Şehri” Osmanlılar zamanında Medine-i Sani (ilahi emirle kurulan ikinci şehir) (sonradan Seydişehir) adını verir. Seydişehir, Eşrefoğulları Beyliği’nin İlhanlı Hükümdarı Timurtaş tarafından 1326 yılında sona erdirilmesinden sonra, 1328 yılında Hamitoğulları Beyliği egemenliğine girmiştir. 1381 yılında Sultan I.Murat (Hüdavendigâr) tarafından 80.000 altın karşılığında Hamitoğlu Hüseyin Bey’den Akşehir, Beyşehir,Yalvaç, Şarkikaraağaç ve Isparta ile birlikte satın alınarak Osmanlı egemenliğine giren Seydişehir, Cumhuriyete kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Konya Sancağına bağlı bir kaza olan Seydişehir 1871 yılında belediye, 1915 yılında da ilçe olmuştur.Cumhuriyet kurulduktan sonra 1928 yılında tekrar ilçelik unvanına kavuşur.İkinci kalkınma planı yılları 1939-1944 döneminde boksit kaynağı bulunmuştur.Yani alüminyumun hammaddesidir.1967 yapımına başlanılan alüminyum fabrikası 1974 yılında açılmıştır.Tınaztepe Mağarası keşfedilmiştir.
  Seydişehir Alüminyum Tesisleri; Seydişehir bölgesindeki zengin boksit cevherlerini işlemek için 9 Mayıs 1967 tarihinde Etibank Genel Müdürlüğü ile Tyazpromexport (SSCB) arasında imzalanan anlaşma ile 60.000 ton/yıl kapasiteli birincil alüminyum fabrikası kurulması çalışmaları başlamıştır. Tesis Ocak 1977 yılında % 100 kapasiteye ulaşmış, 8 ay sonra Türkiye’nin içinde bulunduğu büyük enerji sıkıntısı nedeniyle Eylül 1977’de % 50 kapasiteye düşürülmüştür. Temmuz 1980’de kapasite % 75’e çıkarılmış fakat Ağustos 1981’den itibaren devam eden enerji krizi nedeniyle kapasitede dalgalanmalar olmuştur. Daha sonra Haziran 1983’de kapasite % 35’ e kadar düşmüştür. Ocak 1984’de % 50, Temmuz 1984’de % 75, Mayıs 1985’de % 100 kapasiteye ulaşılmıştır. Bu tarihten itibaren % 100 kapasiteyle üretime (60.000 Ton/Yıl) devam edilmektedir. Türkiye’de birincil Alüminyum üreten tek kuruluş olan ETİ/Seydişehir Alüminyum A.Ş., 1999 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2000 yılında kapsamdan çıkarılmış, 2003 Eylül ayında ise yeniden özelleştirme kapsamına alınmıştır. Eti Alüminyum A.Ş. Blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla 17 Haziran 2005 tarihinden yapılan nihai pazarlık görüşmelerinde en yüksek teklifi 305.000.000 ABD$ ile CE-KA İnşaat Makina Madencilik Petrolcülük Turizm Nakliyat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vermiş ve satış gerçekleştirilerek fabrikanın özelleşmesi tamamlanmıştır.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.

Konyanın ilçeleri, Selçuklu

  selçuklu, Konya’nın kuzeyinde yer alan Selçuklu; Sarayönü, Kadınhanı, Derbent, Altınekin, Meram ve Karatay ilçeleriyle sınırdır.
  Selçuklu bir göl tabanı olan ovada kurulmuştur. Hemen batısında Takkeli ve Loras dağları/ yükselmektedir.
  Selçuklu kurak bir iklime sahip olup, yazları çok sıcak, kışın kar, ilkbaharda bol yağmur yağar. Yağış ortalaması çevre illere göre daha düşüktür. Bununla birlikte kurak geçmeyen yıllardaki yağış, ziraat için yeterli olmaktadır.
  Sulama amacıyla kullanılan Sille ve kısmen Altınapa barajlarını bünyesinde bulunduran Selçuklu, genel konumu itibari ile ovalık, batı tarafı kısmen dağlıktır. Bitki örtüsü, bozkır iklimi özelliklerindedir.
  Büyüme hızı bakımından Türkiye'de ilk sıralarda yer alan Selçuklu; İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya dışında Anadolu'da en hızlı nüfusu artan ilçelerin başındadır. Selçuklu ilçe merkezinin nüfusu 2000 yılı nüfus sayımına göre 331.048 dir. Hizmet nüfusu ise 450.000'den fazladır. Gelişmişlik açısından Türkiye ortalamasını yakalayan Selçuklu, ilçeler arasında Türkiye’de 9. sıradadır. Selçuklu ilçesi Konya'daki GSYİH'nın yani üretimin % 25’ini karşılamaktadır. Bu nedenle Konya’da katma değeri en yüksek olan yer Selçuklu’dur. Şehirleşme oranı % 80’in üzerindedir. Selçuklu’da önemli belediyecilik hizmetleri planlanmış ve uygulanmış, şehrin geleceğine yön veren ve planlı gelişmesini öngören çalışmalar yapılmıştır. İmar uygulamaları, altyapı asfalt, çevre, turizm, kültür-sanat ve sosyal içerikli çalışmalarla Selçuklu ilçesi yaşanabilir, bir kent olma özelliğini sürdürmektedir.
Konya da evden eve nakliyat firması ihtiyacınız varsa, Klavuz nakliyat ile görüşmeden son kararınızı vermeyiniz.